Sunday, December 12, 2010

ÇALIŞMA BECERİLERİ




Disleksi blogu açtığımız ilk yıl, yaptığımız araştırmalar sonucu yayınladığımız tüm araştırmaları Türkçe'ye çevirmek zorundaydık. Çünkü yapılan araştımaların dosyaları hep (yabancılar tarafından yapıldığı için) yabancı dilde yayınlanıyordu.

Ne ümit verici ki yaklaşık bir senedir artık Türk uzmanların da işin içinde olduğu ortak projelerden bahsediliyor.Böylece proje dosyalarında Türkçe seçeneğini de görebiliyoruz.
Bu durum bizim Disleksi blog için yaptığımız araştırmaları kolaylaştırdığı gibi Türkiye'nin de öyle ya da böyle Disleksi sorununun çözüm yöntemleri için kafa yorduğunun kesin ve somut bir gerçeğidir.

Disleksi blogda yayınladığımız bu proje oldukça çarpıcı.Yaşam boyu süren disleksi engeliyle başa çıkma yöntemlerinin anlatıldığı bu proje, yolumuza ışık tutuyor.


Çalışma Becerileri

Daha iyi çalışma için 10 İpucu ( pdf dosya )

Download edilebilir. Elektronik kitabında, disleksi sorunu olan bireyler için ilkokul döneminden, üniversiteye hatta yetişkin eğitimine kadar etkili ve yararlı olduğu kanıtlanmış teknikler bulabilirsiniz.

Kaynak : DESSDYS AB Projesi

http://www.dessdys.eu/home-tr?Itemid=34





Tuesday, December 7, 2010

DISTINC- Hayat Boyu Öğrenme Programı



Disleksi Blog için yaptığımız araştırmalar sırasında farkettik ki bu yıl Avrupa Birliği kapsamında disleksi ile ilgili birden fazla proje üretiliyor.Bu da, gelecek yıllarda bir çok aile ve disleksi çocuğun daha rahat bir döneme gireceğinin müjdesi olabilir.

Özellikle öğretmen eğitimi, disleksi çocukların eğitimi söz konusu olduğunda çok önemli bir yerde duruyor.

Boğaziçi Üniversitesi, Yaşam Boyu (BÜYEM) Eğitim bünyesinde, MEB ile yeni bir projeye başladı (2010-2012). DISTINC Proje iki yıl sürecek.Proje içinde hizmet içi eğitim verilecek.Bu da 30 saatlik öğretmen eğitimi olacak.

Proje ekibi

Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü
Portekiz'den Evora Üniversitesi
Hollanda'dan Antwerp Üniversitesi
Polonya'dan Yönetim Akademisi
İngiltere'den Noel Park İlköğretim Okulu

Projenin Hedefi;

Bu proje vasıtasıyla, öğrenme güçlüğü çeken öğrencilere eğitim veren sınıf öğretmenlerinin ulaşabileceği yeni hizmet içi eğitim programının oluşturulması,geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.

Projenin Hedef Kitlesi;

Orta düzeyde öğrenme güçlüğü çeken ve/veya davranış güçlükleri (Disleksi ve DEHB)gösteren kaynaştırma sınıfı öğrencilerine eğitim veren İlköğretim 1-5 sınıf öğretmenleri olarak belirlenmiştir.

Bu amaçla hazırlanacak program, öğretmen eğitimi olarak verilecek.Bu programın, öğretmenlerde bilgi,algı ve tutum değişikliği yaratması beklenmektedir.


Dileğimiz şu ki; bütün projeler doğru yönetilip uygulamaya geçilebilir.Yoksa kağıt üstünde kalmaktan öteye geçemeyen projeler bizim yolumuzu aydınlatamayacaklardır.



Thursday, December 2, 2010

3 ARALIK ENGELLİLER GÜNÜ


Bugün dünyada engelliler günü olarak kutlanıyor. 1981 yılından beri her yıl Aralık ayının 3'ü, bütün dünyada Engellliler Günü olarak kutlanır.

Bu günün amacı, ONLARIN NASIL ZORLUKLARLA BAŞ ETMEK ZORUNDA OLDUKLARINI HATIRLAMAK ve sorunlarına çözüm üretmek.

Disleksi GİZLİ BİR ENGEL....Ne yazık ki, ne ailelerin ne de eğitimcilerin dikkatini çekmeyen bir engel !!!

Biz engelli birini düşündüğümüzde, aklımıza ya tekerlekli sandalyede biri geliyor ya da kör.... Ama öğrenme engeli olan birini hiç düşünmüyoruz, disleksi gibi....
Belki de asıl engel, bizim kafamızın içinde......

Saturday, November 6, 2010

DİSLEKSİ HAFTASI


Bu hafta, İngiltere'de Disleksi Haftası. İngiltere'de, 2010 Disleksi Haftası 1-7 Kasım arası bir sürü etkinliklerle kutlanıyor.


Bu yılın teması; gizli disleksi. Amaçları, disleksi olan öğrencilerin yaşadıkları sıkıntı ve zorluklarla ilgili farkındalığı artırmak ve hiç bir fiziksel problemi olmayan bu çocukların sorunlarını gün ışığına çıkarmak.

''GİZLİ'' kelimesi bu çocukların problemini en güzel şekilde anlatıyor. Sorunlar,problemler gizli bu yüzden de kimse gizli olan bir şeyi arayıp çözmeye çalışmıyor.
Özellikle de Türkiye'de........


İngiltere'de bir hafta boyunca etkinliklerle kutlanırken, Türkiye'de daha kelimenin anlamı bile tam bilinmiyor.


Benim yaptığım işi soranlara (ki hepsi ekonomik ve akademik olarak oldukça iyi yerde olan kişiler) :
'' Öğrenme Güçlüğü çeken çocuklarla çalışıyorum.'' diyorum.
''Otistik ve spastik çocuklar di mi?'' diyorlar !!!!!!!!!


Umarım,en kısa zamanda problem bu gizlendiği yerden gün ışığına çıkar da Türkiye'de de sorunun çözümü için çalışmalara başlanır.

Wednesday, September 29, 2010

DYPATEC - Disleksi Rehber Türkçe




DYPATEC - Disleksi anne babalar için rehber

Bu rehber, disleksik çocukların eğitimi hakkında bilmek istediğiniz bir çok bilgiyi sunmaktadır.Rehber ,sadece anne-babalar için değil aynı zamanda öğretmenler ve uzmanlar içinde oldukça değerli bilgilerle doludur.Birden fazla uzmanın ortaklaşa çalışması olan bu rehber ,7 dilde yayınlanmıştır.

http://www.dyspel.org



Tuesday, September 28, 2010

Bilgisayar Destekli Disleksi Projesi




"Özel öğrenme güçlüğü yaşayanların bireysel olarak kullanabileceği bir destek aracı, özellikle Türkçe için mevcut değildir.

CBKSoft, kısa adı DIS olan Bilgisayar Destekli "Özel Öğrenme Güçlüğü Sorunlarını Düzeltme" Yaklaşımları isimli projesinin çalışmalarına 2007 yılı başı itibarı ile başladı.

Tübitak ve TTGV tarafından da desteklenen bu projenin amacı okuma/yazma/matematik güçlüğü (Disleksi/Disgrafi/Diskalkuli) ve dikkat dağınıklığı gibi özel öğrenme güçlüğü (ÖÖG) nedeniyle yaşanan sorunları düzeltmeye yönelik eğitim yaklaşımları/yöntem geliştirilmiştir.

Uygulamalarda Türkçe görsel, işitsel ve dokunsal ara yüzler üzerinden, özellikle okuma/yazma güçlüğü için gerekli olan çoklu-algı desteği kullanılmaktadır.

Öğrenme Sorunlarına yönelik bir portal üzerinden konu hakkında içerik oluşturulmakta ve uygulamalar kullanıma alınmaktadır.

Uygulamalarda Türkçe görsel, işitsel ve dokunsal ara yüzler üzerinden, özellikle okuma/yazma güçlüğü için gerekli olan çoklu-algı desteği kullanılmaktadır. "
CBK Soft Yazılım,Ankara.
(Google : cbksoft.com)

Tuesday, September 7, 2010

Sempozyum Okullarda Ruh Sağlığı 1-2 Ekim Istanbul

"Eğitim alanında "ruh sağlığı" anlayışını ele almak, koruyucu ve geliştirici ruh sağlığı yaklaşımlarının ülkemizde ve dünyada başarılı örneklerinin yayılmasını sağlamak amacıyla düzenlediğimiz :
ULUSLARARASI KATILIMLI OKUL RUH SAĞLIĞI SEMPOZYUMLARININ
Psikolojik Rehabilitasyon ve Eğitim Programları Derneği (PREP) ve Harvard Tıp Fakültesi, Boston Çocuk Hastanesi, Fogarty Uluslararası Ruh Sağlığı ve Gelişimsel Bozukluklar Araştırma Programı işbirliği ile 1-2 Ekim 2010 tarihlerinde Point Otel Barbaros, Istanbul'da gerçekleştireceğiz. Bu seneki tema: Okullarda Şiddetin Önlenmesi olacak...

Toplantıyı konuşmaları ile zenginleştiren Mehmet Sungur, Oya Özkardeş, Tamie Ronen ve Yael Sharon gibi değerli meslekdaşlarımızın konuşmalarına ilişkin bilgiler, bilimsel program ve kayıt bilgileri www.dilan.com.tr/prep2010/
adresinde yer almaktadır.

Katılımcıların arasında değişik dallardan doktorlar, öğretmenler, hemşireler, okul yöneticileri, psikologlar, psikolojik danışmanlar, sosyal çalışmacılar, özel eğitim uzmanları ve anne-babalar gibi farklı meslek ve hayat alanlarından kişilerin olacağı bu çok disiplinli toplantının katılımcısı olmanızı bekliyoruz. "

Yankı Yazgan



Saturday, August 28, 2010

Avrupa Disleksi Birliği


"Avrupa Disleksi Birliği ( EDA ) ; disleksi ve diğer özel öğrenme farklıkları olan insanların, bağlı oldukları ulusal ve bölgesel kuruluları bir çatı altında toplamaya çalışan/ toplayan, bir Avrupa sivil toplum örgütüdür.

Bu örgüt 1987 yılında Brüksel de, Belçika hukuk yasalarına göre ulusal disleksi örgütünün temsilcileri tarafından kar amacı gütmeyen bir çalışma olarak başlatılmıştır.

Kuruluş, disleksik ve özel öğrenme gülcüğü çeken insanların sesi olmak maksadını ( amacını ) taşımaktadır.

EDA; Avrupa birliğine bağlı 21 ülkede etkili ( oy hakkı olan) 23 organizasyona sahiptir. Bunun dışında birlik dışındaki ülkelere bağlı 11 etkisiz ( oy hakkı olmayan) üyesi vardır.
Toplamda 24 ülkede 34 ulusal veya bölgesel üyeyi çatısı altında toplamaktadır.


Avusturya'da birliğe üye üç tane kuruluş bulunmaktadır.


Bunlar;

1) Osterreichischer Bundesverband Legasthenie ( ÖBVL – Avusturya Federal Disleksi Birliği,EDA başkanı Michael Kalmar ,aynı zamanda bu gurubun yönetim kurulu üyesidir)

2) Steirischer Landesverband Legasthenie ( Styrian Dyslexia Association).

3) Initiative LEGA Vorarlberg ( Vorarlberg Dyslexic Association ).


Bu kuruluşlar, Avrupa Disleksi Birliğine ( EDA ) bağlı oy hakkına sahip, etkili üyelerdir.


Aşağıdaki kurulaşanın “EDA” veya yukarıdaki üç kuruluş ile ilgileri yoktur, üye değillerdir :

1. Avusturya Disleksi Araştırma Merkez (The Austrian Dyslexia Research Center).
2. The Dyslexia Research AG ( bir İşviçre Limited şirketidir).
3. Erster Österreichischer Dachverband ( kısaltılmışı “EÖDL “ olan bu şirketin isimi Türkçeye yanlışlıkla “ Avusturya Disleksi Birliği” olarak çevrilmektedir).

4. Silverlife International.
5. Ursula Gunşter Schöning.
"


Yazar : Michael Kalmar ( Başkan) - EDA
www.dyslexia.eu.com

Tercüme : S. Kurt ( Teşekkürler)

Friday, July 9, 2010

Ailelerin Yaşadığı Zorluklar


Dislektik Çocukların Ailelerindeki Duygusal Gerginlik

Ebeveynler, özellikle anneler, çocuklarının disleksi olmasından dolayı ,duygusal olarak oldukça derinden etkilenirler.Ve çocuklarının disleksi olmasından doğan bir çok sorunla karşılaşırlar.

Öncelikle bu terimin anlamı hakkında kafa karışıklığı yaşayabilir, anlamakta zorlanabilirler. Özellikle ,Türkiye’de disleksi hakkında çok fazla bir bilgi yokken.

Dünyaya, disleksik bir çocuk getirdikleri için suçluluk duygusuyla acı çekebilirler.Ve belki de bu durumdan dolayı ebeveynler birbirlerini suçlayabilir.

Anne – babalar ileride çocuklarının ne yapacağına, önemli sınavlarda başarılı olup, olamayacağına (Lise-üniversite giriş sınavları)dair endişe duyabilirler.

Ailelerin en büyük korkusu okulda başarı gösteremeyen dislektik çocukların istenmeyen durumlara; suça veya uyuşturucuya yönelebilecekleri konusudur.

Aileler, çocuklarının sorununu yeterince iyi anlamayan öğretmenlere,yöneticilere öfke ve kızgınlık duyabildikleri gibi diğer aile üyelerine de öfke gösterebilirler. Bazen çocukla ilgilenme görevi bütünüyle annelerin sorumluluğuna yıkılabilir.Bu durumda anne bu ağır yükü tek başına taşımakta zorlanacağı için kendi ruhsal yapısında da dalgalanmalar yaşayabilir ve bu durum aile ortamını kötü yönde etkiler.

Doğru olan; ailede öğrenme güçlüğü yaşayan çocuğun sorumluluğunu aileye eşit bir şekilde dağıtmaktır (ki bu paylaşıma kardeşler-teyzeler-aile büyükleri de dahil edilmelidir.)

Okula sesini duyuramadığını düşünen ebeveynler bu durumdan dolayı acı çekebilirler.Veya okulun verdiği desteğin yetersiz kaldığını düşünebilirler.


Ortaya çıkan olaylar yüzünden çocuklarının öfke, sıkıntı ve hayal kırıklığı içinde olduğunu gören ebeveynler kaygılanabilir (anksiyete).

Aileler disleksi yüzünden çocuklarının günlük mücadelelerini, çektiği sıkıntıları gözlemlerken aşırı korumacı olabilir ve bu durumdan dolayı diğer aile bireylerine-arkadaşlara ve hatta okula zor anlar yaşatabilirler.

Aileler çocuklarının günlük aktivitelerine, ödevlerine yardım ederken bile stres olabilir ve bu durum aile içi tartışmalara neden olabilir.


Bazen anne – babalar yavrularını çok iyi tanıdıklarını, disleksinin çocuklarını nasıl etkilediğini çok iyi bildikleri konusunda uzmanları ikna edemedikleri için de öfkelenebilirler.

Dışardan yardım aldığı halde, çocuğunun durumunda herhangibir iyileşme olduğunu göremeyen anne-baba iyice umutsuzluğa kapılabilir.

Uzmanlar ve öğretmenler bütün bu faktörlerin farkında olmalı ve aileye sempati ile yaklaşmalıdırlar.

Aynı zamanda da aileler kendi durumlarını çok iyi değerlendirmeli ve çok fazla duygusal davranmamalıdırlar.Araştırmaya ve çalışmalara ara vermeyip sabırla bu yolda ilerlemenin karşılığını muhakkak ve muhakkak alacaklarını da unutmamalıdırlar.


Tuesday, June 29, 2010

İKİNCİ YABANCI DİL


Uzun bir yaz tatili başladı. Bu sürede çalışmalara ara vermek mümkün değil!

Çocuklara tanıdığımız üç haftalık sınırsız eğlencenin sonuna geliyoruz. Bu süre sonunda her çocuğun ihtiyacına yönelik bir yaz programı çıkartmalısınız. İlk haftalar yarım saatle başlayan çalışmalar bir saate kadar çıkarılmalı ve her gün bir düzen içinde yapılmalı.

Türkçe okuma-yazma ve matematik konusunda Disleksi Blog’da yayınladığımız birden fazla çalışma size yön gösterecektir. Ama İngilizce okuma konusunda problem yaşayan disleksi çocuk için önerebileceğimiz güzel bir site var. Disleksi çocukların çoğu ikinci dili öğrenmekte güçlük çeker. Çocuklarımızın çoğu özel okullarda eğitim gördüğü için, ikinci yabancı dili de öğrenebilmeleri için onlara yardımcı olmalıyız.
Tar Heel Reader : Sitede özellikle yeni okumaya başlayan çocuklar için her konuda kitap var. Kitapları on-line okuyabileceğiniz gibi indirebiliyorsunuz da.

Kitapları istediğiniz dilde okuyabiliyorsunuz (Almanca-İtalyanca-Fransızca vs.).Kitaplar çok kolay ve resimli. Özellikle zor okuyan disleksi öğrenciler için hazırlanmış.

Kitapları sesli de dinleyebiliyorsunuz.

İsterse çocuğunuz kendi kitabını da hazırlayabiliyor. Kitap yazma kısmında çocuğunuz kendi ilgisini çekebilecek, basit cümlelerden oluşan bir kitap hazırlayabilir.

Sitenin kullanımı çok kolay.Eğer İngilizce bilmiyorsanız bile çocuğunuza yardım edebilirsiniz.

Siteye girdikten sonra Reading kısmından istediğiniz konuyu belirleyin.

Kitabı İngilizce dışında bir dilden seçmek istiyorsanız en altta dil seçenekleri var önce ordan istediğiniz dili seçin.

Reading kısmından seçtiğiniz konu ile ilgili birden fazla kitap seçeneği önünüze gelecek. İlginizi çeken kitabın üstüne tıkladığınızda kitap okunmaya hazır hale geliyor.

Sol tarafta Speech Control yazan yazının altında kitabı sessiz(silent) okuyabileceğiniz gibi sesli de okumanız için seçenekler sunulmuş. Sesli kitap haline getirmek istediğinizde size kitabı çocuk(child), kadın(woman), erkek(man) sesi seçenekleri veriliyor.

Sitenin size sunduğu bir ayrıcalık daha var. Kitap sayfasının renklerini siz belirleyebiliyorsunuz.

Disleksi Blog için yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki disleksi bazı çocuklar beyaz sayfa üzerindeki yazıları okumakta zorluk çekiyor.

Sayfa renklerini değiştirmek için yine sol taraftaki Setup kısmını tıklayın.

Monday, June 14, 2010

YAZ GELDİ




Yaz geldi.Okullar tatil oluyor ve uzun bir tatil bizi bekliyor.Bu tatil bizim için çok önemli .
Disleksi Blog için yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki tatiller; disleksi çocukların öğrendiklerini unutmalarına sebeb oluyor.
Tatil süresi arttıkça, bilgi kayba uğruyor.Eğer bilgi düzenli işlenmezse eksilmeye başlıyor.Ve tekrar geri kazanımı oldukça uzun bir süre alıyor.

Türkiye'de yaz tatili üç ay ve bu süre bilginin kaybolmasına sebeb olacak kadar uzun.Zorlu bir okul döneminden çıkan disleksi çocuğun ailesi , bu süre boyunca kendi de her şeyi unutmayı tercih ediyor.
Onlara hak vermeyi çok isterdim lakin bu dinlenme süresini üç aya yaydıklarında çocuklarına verdikleri zararı da unutmamak gerek.

Ben çocukların zorlu bir yıl sonunda yaz tatiline çıkışını, toprağın nadasa bırakılmasıyla özdeş tutuyorum.
Sadece bu süreyi çok dikkatli ayarlamak gerek.

İlk yirmi - yirmibeş gün tatil yaptıktan sonra günlük bir saat çalışmalara geri dönmek, gerekirse on günde bir, iki-üç gün çalışmalara ara vererek devam etmek çok önemlidir.
Çocuğun eksik olduğu yönleri belirlenip çalıma bu yönleri geliştirme üzerine yapılmalıdır.Örn.yazı hataları ,dört işlemde eksiklik,problem çözememek ya da okuma problemleri...
Çalışmalar bu eksikleri tamamlamak üzere olmalıdır.


Çok yorulan çocukların da, annelerinin-babalarının da dinlenmeye ve eğlenmeye ihtiyaçları var.

Sadece günde bir saat kuralını unutmamak şartıyla =)


HEPİNİZE GÜNEŞLİ HARİKA BİR YAZ DİLİYORUM

Wednesday, June 2, 2010

Yeter,onlar bizim çocuklarımız yaşamak onlarında hakkı !




Türk Eğitim Derneği'nin, "Ortaöğretime ve Yükseköğretime Geçiş Sistemi" araştırması

Türk Eğitim Derneği’nin yaptığı bir araştırma, özellikle öğrenmede zorluk çeken öğrencilerin durumunu gözler önüne seriyor.
Öğrenmede güçlük çeken öğrencilerin, sınıf içinde ikinci sınıf vatandaş konumuna geldiğini bilen biz ebeveynler için bu araştırma çok ta şaşırtıcı değil.

Öğrencilere göre, öğretmenler başarılı olacak çocuklarla daha fazla ilgileniyor: İlköğretimde öğrencilerin yüzde 36’sı öğretmenlerinin başarı düzeyi yüksek öğrencilerle daha çok ilgilendiklerini, yüzde 6’sı öğretmenlerinin SBS’de başarılı olmayacağını düşündükleri öğrencilerle hiç ilgilenmediklerini düşünüyor.”

Özel Öğrenme Güçlüğü çeken çocukların da başarısız grupta yer aldığını düşünürsek, bu araştırma disleksik öğrencilerin sınıf içindeki durumlarını çok net olarak anlatıyor.

’Öğrenciler okuldaki derslere harcadıkları zamana eşdeğer bir zamanı sınava hazırlık için harcıyor. 6, 7 ve 8’inci sınıf öğrencilerinin yüzde 44’ü haftada 10 saatten daha fazla bir süreyi dershanede geçiriyor. 12’inci sınıf öğrencilerinin yüzde 42’si dershanede haftada 15 saatten fazla ders alıyor, yüzde 43’ü ise günde 3-4 saatten fazla sınava hazırlık çalışması yapıyor.’’

Dershane gerçeği ise bütün çocuklar için tam bir kabus. Lakin bu gerçek Özel Öğrenme Güçlüğü çeken çocuklar için anlatılmaz bir duruma dönüşüyor. Onların 5 kat daha çok yorulduğunu düşünürsek bu çalışmanın onlara fayda yerine zarar vereceğini anlamak çok ta zor olmaz. Aynı zamanda okuldaki eğitime benzeyen bir teknikle konuların tekrarı ve kalabalık sınıflar bize ilerlememizde hiçbir destek vermez. Dershaneye gideceklerse seçim konusunda dikkatli olmak gerek. Butik dershaneler (2-3 kişi- aynı seviyede) seçilmeli. Dershane, çocuğun öğrenme ile ilgili yaşadığı sıkıntılardan haberdar olmalı ve bu konuda deneyimli öğretmenleri çocuklara yönlendirmeli.

Kaynak : Hurriyet IK 30 Mayıs 2010


Bellek Haritası



HAFIZA VE BEYİN ...

Disleksi blogda öğrenme güçlüğünün ne olduğunu bahsederken her şeyin beyine bağlı olduğunu ve beynin çalışmasındaki farklılığın bu problemi yarattığını da öğrendik.
Size beynin çalışması hakkında güzel bir animasyon sunuyoruz.

National Geographic internet sayfası Bellek Haritası isminde güzel bir flash animasyon ile beynimizi bize görsel olarak anlatıyor.


Aşağıdaki linke girip Multimedyadan Bellek Haritasına ulaşabilirsiniz.(Ya da Google'a girip National Geographic Bellek Haritası yazın.)

www.nationalgeographic.com.tr/ngm

Friday, May 21, 2010

Şimşek Hırsızı




Bu sefer de disleksi blogda size, disleksili bir oğlu olan ve kitaplarının kahramanı da disleksi olan Amerikalı bir yazardan bahsedeceğim.


Amerikalı yazar Rick Riordan, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve dislekisisi olan bir karakter (Percy Jackson) hakkında çok sayıda macera kitabı yazmıştır.

Percy Jackson karakteri ; yazarın oğluna yatmak üzereyken anlattığı hikayelerden doğmuştur. Haley o zamanlar kitap okumayı sevmez ve okuldan nefret ederdi. Fakat Yunan Mitolojisinden çok hoşlanırdı. Babası Rick de onun için,kendi kafasından yarattığı, benzer hikayeler anlatmaya başladı.

Sonuç olarak; bir süre sonra, Haley babasına bu hikayeleri yazmasını önerdi. Böylece Rick Riordan, Percy Jackson ve maceraları hakkındaki hikayelerini yazmaya başladı. (Bu yazıların Harry Potter Kitapları ile bazı benzerlikleri vardır.)


Percy tipik bir kahraman değildir. Hayatında C’nin üzerinde not alamamıştır. Yunan Tanrısı Poseidon’un oğlu olduğunu keşfedene kadar da kendisini başarısız buluyordur.


Percy Jackson karakterinin; yazarın oğlu gibi disleksisi, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu vardır.


Percy maceranın başında yaptığı hataların bir eksiklik ve zayıflık olmadığını, bunların ;zor durumlarla karşılaştığında kendisi için bir avantaj yarattığını farkeder.


Kelimeleri sayfada karmakarışık gördüğünde , onlarla antik Yunan kelimeleri arasında bağlantı kurar.


Sınıfta otururken onu zorlayan hiperaktivitesi, savaş alanında hiper-duyarlılık olarak onu korur, hayatta kalmasını sağlar.

Rick’in oğlu Haley ‚’’Baba sen bana yüzlerce kitap okudun, bütün kahramanlar mükemmel , hiç birinin ne disleksisi , ne de dikkat eksikliği – hiperaktivite bozukluğu var. Daima mükemmel insanlar , mükemmel bir dünyada , mükemmel işler yaparlar. Percy ise çok kusurlu . Aynı zamanda hem bu kusurlarıyla hem canavarlarla savaşmak zorunda.’’ der.

Rick Riordan derki ;’’Percy’yi disleksili ve ADHD’li yazarak, bu şartlar altındaki tüm çocukların potansiyelini onurlandırmayı seçtim. Farklı olmak kötü bir şey demek değildir. Bazen çok çok yetenekli olduğunun işaretidir. İşte Percy, Şimşek Hırsızı’nda kendi kendine bunu keşfeder.’’

Son zamanlarda Şimşek Hırsızı Uma Thurman ve Pierce Brosnan’ın birlikte oynadığı bir film haline getirilmiştir.

Serinin diğer kitapları da Türkçe olarak Doğan Egmont Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.


Rick Riordan’ın kitapları:

Percy Jackson Ve Olimposlular

Şimşek Hırsızı 1. Kitap
Canavarlar Denizi 2. Kitap
Titan’ın Laneti 3. Kitap
Labirent Savaşı 4. Kitap
Son Olimposlu 5. Kitap


Kitaplar 12 yaş ve üzeri için önerilmiştir. Kitaplar biraz uzun ama yine de okumak isteyeceğinizi düşünüyorum.Gerekirse bu kitabı çocuğunuzla birlikte okuyun ve Percy ile onun ortak yönlerini birlikte keşfedin.



(Kaynak : The Guardian)

Thursday, May 13, 2010

Engelliler Haftası


Engelliler Haftası geldi geçiyor bile, disleksi blogda bu haftadan bahsetmemek mümkün değil!

Yaşam bize engellerin sadece fiziksel olduğunu öğrettti.Ama biz yaşarken, engellerin sadece görünen fizik bedende olmadığını öğrendik.

Lakin bunu sadece biz, disleksi çocuklara sahip aileler öğrendik. Bunu öğrenmesi gereken eğitimciler ise durumdan bi haber yola devam ediyorlar.

Türkiye'de, özel öğrenme güçlüğü çeken çocuklar adına yapılan özel bir araştırma bulunmamakta. Elimizde istatistik olarak hiç bir bilgi yokken disleksi olan çocukların durumundan nasıl bahsedebiliriz. Onların gerçekliğine eğitimcileri nasıl inandırabiliriz.

Ve en önemlisi onların da görünmez bir engele sahip olduklarını nasıl anlatabiliriz......

Bu hafta Türkiye'de, Engelliler Haftası nedeniyle bir sürü etkinlik yapılıyor ama bu etkinlikler içinde diskleksi çocukların durumunu anlatan ve sorunlarına çözüm olacak hiç bir etkinlik yok.


Karaman Milletvekili Lütfi Elvan, Engelliler Haftası adına bir mesaj yayınladı:

''Özürlüler Kanunu’nun temel yaklaşımına uygun olarak, bir kişiye özrü nedeniyle ayrımcılık yapılması Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesine ilave edilerek kanun önünde suç kapsamına alınmıştır. Ayrıca, özürlülerin özürleri gerekçe gösterilerek eğitim ve istihdam gibi haklarının engellenmesinin de ayrımcılık olacağı kanunla düzenlenmiştir.

Bütün bunların yanında toplumun ve bireylerin engellilere bakış açısı da önemlidir. Bir toplumun engellisine acıyarak bakması ve yardıma muhtaç biri olarak görmesi engelli vatandaşlarımızın özgüvenini yitirmesine sebep olur. Bu nedenle onlara acıyarak bakmak yerine, hayata bağlayacak ve kendilerinden bir birey gibi istifade edilmesini sağlayacak imkanları sunmak, insan olarak benliğimize ve insani değerlerimize yakışan bir davranış olacaktır. ''


Lütfi Elvan'ın verdiği bu mesaj, eğitim hayatında yaşadıkları öğrenme engeli dolayısıyla bir çok zorluk çeken disleksi çocuklar için de çok anlamlı.

Niyet ediyorum ki, çok kısa zaman içinde düzenlemeler gerçekleşecek ve özel öğrenme güçlüğü çeken çocuklarımız insani değerlere yakışan bir eğitim alıyor olacaklar.

Friday, May 7, 2010

Anneler Gününüz Kutlu Olsun


Bu hafta anneler gününü kutlayacağız.Ama disleksi blog adına ben, disleksi bir çocuğa sahip annelerin gününü özel olarak kutlamak istiyorum.

Özel öğrenme güçlüğü çeken bir çocuğa sahip annenin verdiği mücadele ,uzun ve yorucu bir yolculuğa dönüşüyor.

Özellikle anneler çocuklarının çektiği sıkıntılar ve sorunlar yüzünden oldukça zor günler geçiriyorlar.Hatta bu mücadele sonucu, bir çok dislektik çocuk çok ta yara almadan okul hayatını bitirirken asıl yaralananlar anneler oluyor.

Her akşam okuldan eve üzgün ve bitkin bir ifadeyle gelen çocuğunu karşılamak bir anne için kelimelerle ifade edilemeyecek kadar zordur.Çocuğunu her bu şekilde gördüğünde kendini suçlu hisseder onun hayatını kolaylaştıramadığı için.

Hiç bitmez bu annelerin mücadelesi; okulda öğretmenlerin anlayışızlığıyla, sistemele mücadele ederler, evde çocuklarının daha iyi olabilmesi için mücadele ederler ve çoğu zamanda babalarla mücadele ederler kendilerine biraz destek olmaları için.

Sonuçta anneler gözyaşlarını her gece silip yola devam kararı alırlar,bıkmadan ,usanmadan....






Wednesday, May 5, 2010

Anaokulunda Disleksi Sorunları


Disleksi blogda daha çok okul çağındaki çocukların disleksi problemlerine yer verdik.Ama disleksi problemi yaşayan çocuklar okul öncesi eğitimde de fark edilebiliniyor.Bu da ailelerin okul döneminde daha dikkatli olmasını ve erkenden çocuğa destek vermelerine yarıyor.

Anaokul dönemindeki çocukların gelişimleri konusunda size bir kaç küçük ipucu vereceğim.Eğer aşağıdaki zorlukları çocuğunuz yaşıyorsa biraz daha dikkatli olmalısınız.
Veya anaokul öğretmeni iseniz bu çocuklarla yaptığınız çalışmalara özen göstermeli ve ailelerini bu konuda uyarmalısınız.

Konuşma problemleri:

Bazı çocuklar konuşmayı öğrenirken açıkça kendilerini ifade etmekte zorluk çekerler. Özellikle bazı uzun kelimeleri telaffuz ederken görülür bu zorluk.

Kelimeleri söylerken harfleri karıştırır veya hecelerin yerini değiştirebilirler;

Sandalye yerine saldanye
Tuvalet yerine tulavet
Mıknatıs yerine mıktanıs
Fotokopi yerine fokopoti gibi. Lütfen dikkat!!

Eğer çocuğunuzda, sözcüklerin kullanımında bir değişiklik hissediyorsanız , değerlendirme için bir konuşma terapistinin görmesinde fayda vardır.

Kelime hatırlama veya yeni kelimeleri öğrenme yeteneğinde yavaşlık, doğru kelimeyi hatırlamada zorluk , doğru kelime yerine ona benzer anlam taşıyan kelimeyi kullanma eğilimi oluyorsa dikkat edilmelidir.

Hafıza – Bellek Sorunları:

Bilgileri hatırlamada, özellikle birden fazla aşamalı talimatı hatırlamada zorluk yaşayabilir.

Ardışık sıralı şeyleri hatırlamada( örn. alfabeyi,ayları,mevsimleri sıralamda zorluk), veya daha önce anlatılmış bir hikayeyi doğru sırada anlatmakla ilgili bir sıkıntı olabilir.

Bazen sayıları, haftanın günlerini , renkleri ya da şekilleri doğru öğrenmede sıkıntı yaşanabilir.

Sözel sorunlar:

Sözel dil bileşenleri küçük parçalara ayrılır; kelimeler hecelere , heceler seslere dönüşür. Konuşma dilinde, sesler tanınmalıdır. Bu iki kural konuşma dili için gerekli ve önemli bir yetenektir.
Bu yetenekleri zayıf çocuklar;

Kafiyelerde zorluk yaşayabilir.
Örn. Kedi kelimesine uygun kafiyeli örnek veremez. Kedi – yedi – dedi gibi…

Kelimenin kaç heceden oluştuğunu bulmada zorluk yaşayabilir.
Örn. Pencere kelimesinde kaç hece var bilemez. Pen – ce – re 3 hece

Kelimenin hangi sesle başlayıp, hangi sesle bittiğini ayırd edemez.
Örn. :kalem kelimesinin ilk ve son seslerini ayırt etmekte zorlanabilir.

Kelimeleri , seslerine ayıramaz.
Örn:fotokopi kelimesini oluşturan harfleri (sesleri) sırayla söylemekte zorlanır .f-o-t-o-k-o-p-i

Hecelerine ayrılmış olarak verilen kelimeyi bir bütün haline getirmekte zorlanabilir.
Örn.: ka-lem-lik kalemlik

Harfleri öğrenmede ve çıkardıkları sesleri anlamada zorluk çekebilirler.
Örn. Mobilya – Bomilya m ve b karışması.


Diğer problemler neler olabilir?

Kopyalamakta ( tahtaya bakarak yazı yazmak,yaptığınız şeklin aynını çizmek veya bloglarla oluşturmak ) ve renklendirmede zorluk yaşayabilir.

Kıyafetleri giymekte zorluk yaşayabilir. Kıyafetlerin hangi sırada giyileceğini bilemez.
Düğmeleri iliklemede, ayakkabı bağcıklarını bağlamada sorun yaşayabilir.

Sakar görünebilir veya koordinasyon eksikliği yaşayabilir.

Konsantrasyon zayıflığı olabilir.

Eğer yukarıda saydığımız problemlerden birden fazlasını çocuğunuzda gözlemliyorsanız , uzman bir psikologtan randevu alarak kontrole götürmelisiniz. Özellikle ailenizde disleksi biri olduğunu da düşünüyorsanız, bu daha önemli hale gelecektir.

Buna ek olarak ebeveynler, çocuklarının zorluklarını keşfeder keşfetmez hemen performanslarını geliştirmek için yardımcı eğitim faaliyetlerine başlamalıdır.
(Tercüme yardımı için Zeliha Hanıma teşekkürler.)

Wednesday, April 21, 2010

Dikkat Geliştirme



Disleksi Blog için yaptığımız çalışmalarda elde ettiğimiz bir sonuç var ki; her özel öğrenme güçlüğü gösteren öğrenci beraberinde dikkat eksikliği de gösteriyor.Dikkat eksikliği gösteren bu çocukların bu yetenekleri geliştirilebilinir. Her gün sadece 10 dakikanızı buna ayırmanız yeterli. Unutmamanız gereken tek şey, çocuğunuzun önüne çalışmaları koyup onun yalnız başına yapmasını beklememek! Çocuğunuzun bu çalışmalarda, sizin rehberliğinize ihtiyacı olacaktır.

Çalışmaya başlamadan önce bu çalışmayı neden yaptığınızı ve sonucunda neler kazanacağınızı çocuğunuzla konuşun. Sonra ilk örneği siz yapın. Çalışmayı 10 dakikadan fazla uzatmayın, sakin bir ortamda yapın. Çocuğunuzu sürekli yüreklendirin, başaramadığı zaman anlayışla karşılayın.

Bu kitapları önce inceleyin sonra alın. Her çocuğun farklı olduğunu düşünürsek, kitapları özellikle içeriklerini iyice incelemeden almayın. Bu da şu demek oluyor; sadece birinden duymanız ve hatta disleksi blogda yayınlanmış olması bu kitapları elinize alıp incelemeden almanız için yeterli değildir!!!!
Bu sebeple internet alışını da uygun bulmuyorum. Yani kitapçılarda, kitapların arasında biraz zaman geçirmeniz gerekiyor.

Dikkat Geliştirme - 1 (İlköğretim Çocukları İçin)
Yazarlar : Özlem Tunca ve Gülderen Kıliç
Ya- Pa
ISBN: 9789759932008

Uygulamalı Dikkat Geliştirme 1 ve 2 kitapları, ilköğretim çağı çocukları temel alınarak ; dikkati.sözel becerileri, problem çözme ve yaratıcı düşünceyi geliştirecek etkinlikleri içermektedir. Ayrıca Türkçe ve matematik öğretiminin alt yapısını oluşturacak etkinliklerle bu derslere yardımcı ve pekiştirici kaynak olacak şekilde düşünülerek ve eğlenceli bir şekilde hazırlanmıştır.

Dikkati Güçlendirme Seti – Her yaş grubu için ayrı set

Uzm.Dr.Osman Abalı ve Savaş Özdemir-
Adeda Yayınları
http://www.adeda.com.tr

Kitapta, görsel dikkatini odaklama, dikkatini devam ettirme, benzerlikleri fark etme, ayrıntıları fark etme, eşleştirme, planlama, organize olma, görsel hafıza, el göz koordinasyonu, ince motor becerilerin desteklenmesi, görme alanının aktif kullanılması, genel bilginin artırılması gibi amaçlar vardır.

Düşün ve Dikkat Et! 2
Uzm.Psk. Hasan Demirci & Arzu Elemek

(5–6 Yaş)
Çilek Yayınları

Düşün ve Dikkat Et! 1
Uzm.Psk. Hasan Demirci & Arzu Elemek
( 10 - 12 yaş )

Pedam Yayın
IBSN : 9944538541

Düşün ve Dikkat Et-1 ve 2 " serisi dikkat eksikliği yaşayan çocuklara yönelik hazırlanmıştır. Kitabın içinde yer alan alıştırmalar, çocuğun konsantrasyonunu arttırmasında, dikkatini sürdürmesinde görsel-işitsel dikkatini geliştirmesinde ve sözel -sayısal muhakeme becerisini arttırmasında yardımcı olacaktır. Çocuklar bu kitapla çalışırken bir taraftan eğlenecekler, bir taraftan da akıl yürütme, problem çözme, ilişki kurma gibi düşünme becerilerini geliştireceklerdir. Kitaptaki çalışmaların anne-baba veya eğitimci gibi bir yetişkinin rehberliğinde sırayla ve düzenli bir şekilde yapılması yararlı olacaktır.

Düşünme Becerileri kitapları 7–10 yaş

Düşünüp Çözelim / Ne Yanlış neden yanlış? / Haydi Dikkat v.s.

Pencere-Sey Yayınları

http://www.pencere-sey.com/

Önel Yayıncılık -9 yaşa kadar



Friday, April 16, 2010

Disleksi Hakkında Film



Disleksi blogda, çocuğunuzla birlikte seyredebileceğiniz, çocuğunuzun öğretmenine ve rehberlik servisine tavsiye edebileceğiniz bir film öneriyorum bu sefer.

‘’Yeryüzündeki Yıldızlar’’ 8 yaşında disleksi bir çocuğun mücadelesinin anlatıldığı bir film için seçilecek en güzel isim!!!

‘’Yeryüzündeki Yıldızlar’’ 2009 yılı Yabancı Film Dalında Oscar’a aday olmuş bir Bollywood filmi!!
Walt Disney şirketi filmin yayınlama haklarını satın aldı.

Film, 8 yaşında okuldaki başarısızlıkları yüzünden ailesi ve öğretmenleri tarafından devamlı cezalandırılan bir çocuğun hikâyesinden bahsediyor.Ailesi, başa çıkamayınca, Ishaan’ı yatılı okula gönderir. Ishann bu durumdan oldukça etkilenir ve içine kapanır ta ki okuldaki resim öğretmeni onu fark edene kadar. Resim öğretmeni de dislektiktir!!!!

Hindistan’da film çok fazla izleyici çekti ve çok fazla ses getirdi.
Bengal’de 4500 öğretmene, film eğitim amaçlı seyrettirildi.
Hindistan Baş Başkanı filmi izledi ve ‘’Bu film, Hindistan’ın eğitim sistemi için bir derstir.’’dedi.
Filmden sonra, Hindistan’daki Delhi Disleksi Derneği, normalden 10 kat fazla aileye hizmet vermeye başladı.

Türkiye’de, özel öğrenme güçlüğü çeken çocukların yaşadıkları ve okulda maruz kaldıkları duruma çok benzer sahnelerle dolu film.

Film, özellikle her gün bu sorunlarla başa çıkmaya çalışan ve çocukların çektiği sıkıntıları ta içinde yaşayan biri olarak, benim için mükemmeldi.Hele İshaak’ı oynayan Darsheel Safary’yi ,coşkulu bir hayranlıkla seyrettim; kah gözlerim yaşlanarak, kah gülümseyerek….

Hint müzikleri eşliğinde, eğlenceli ve aynı zamanda duygusal bir film olan ,orijinal adıyla ’’Taare Zameen Par’’ ı seyretmenizi öneririm.

Friday, April 9, 2010

DİSLEKSİ MİKRO-MİNYATÜRCÜ



Disleksi Blog'da ,hep sizlere, eğitimde öğrenme güçlüğü yaşamış ama hayatının diğer safhasında büyük başarılar kazanmış kişilerden örnek veriyorum.Bu örnekler çocuklarımıza ve size şunu anlatmak için ''Eğitim hayatı her şey demek değil!!!''.

Willard Wigan, dünyanın en küçük heykellerini yaratıyor.Öyleki bu heykellerin bir çoğunu çıplak gözle görmek imkansız,ancak büyüteçle görebiliyorsunuz.

Wigan, daha küçük bir çocuk iken, 1960'larda İngiltere'de bu küçük heykelleri yapmaya başladı.
Disleksi bir öğrenci olan Wigan,devamlı öğretmenleri tarafından aşağılandığını ve bu küçük heykellerin onu bu sıkıntılardan koruduğunu söylüyor.

''5 yaşındayken, karıncaların yaşayacağı bir evleri olmadığını ve onlara bir ev yapmam gerektiğini düşünerek başladım bu küçük heykellere.Sonra onlara ayakkabılar ve şapkalar yaptım.Kendime, öğretmenlerimin beni kriterize edemedikleri,okul derdinin olmadığı ,fantastik bir dünya yaratmıştım.Bu benim mikro-heykel kariyerimin başlangıcı oldu.''

Annesi, karıncalar için yaptığı evi görünce bu küçük heykellerle bir dünya kurması için onu yüreklendirip, ona ''Eğer bu küçük heykelleri yapmaya devam edersen bir gün adın büyüyecek''der.

Willard Wigan şimdi dünyanın en ünlü mikro-minyatürcüsü, heykelleri çok yüksek rakamlara alıcı buluyor.Prens Charles, onun sanatı ve yeteneği için ''tarif edilemez'' ifadesini kullanıyor.

''Disleksi olduğumu herkesle paylaşıyorum çünkü benimle aynı eğitim problemi yaşayanlara ilham olmayı umut ediyorum.Hecelemede ve okumada hala çok kötüyüm aynı zamanda bana söylediğiniz bir şeyi oldukça kısa bir sürede unutabilirim.Ama Tanrı bana bir top fırlattı,ben onu tutup onunla koştum.Herkes her şeyi başarabilir yeterki istediği şeyi sonuna kadar yapmayı denesin ve vazgeçmesin.Ben bunun kanıtıyım''

Thursday, April 1, 2010

VETforall - AB Projesi


VETforall - AB Projesi

Proje adı : Mesleki ve Teknik Öğretim Kurumlarında ve işletmelerde öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerin eğitimi.

Avrupa Birliği, Hayatboyu Öğrenme Programları kapsamında, LdV Ortaklık Projeleri, 2008 yılı başvuru döneminde, Antalya Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi koordinatörlüğünde hazırlanan VETforAll adlı proje etkinlikleri tamamlanmış olup, final raporu, proje koordinatörü Mustafa Tahtabaş tarafından hazırlanmıştır.

Projeye katılan yerel ortak kurumlar:
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası,
Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü,
Antalya Büyükşehir Belediyesi-Yaygın Eğitim Şube Müdürlüğü’dür.

Proje konusu; mesleki ve teknik eğitim kurumlarında ya da işletmelerde, zihinsel yetenekleri normal sınırlar içinde ya da üstünde olmakla birlikte, farklı nedenlerden dolayı öğrenme sorunları yaşayan bireylerin, öğrenme güçlüklerinin çeşitli yöntemlerle tespit edilip, bunları aşabilecek yöntemler geliştirmeyi hedeflemektedir.

Projenin Avrupa ortakları olarak, Almanya ve Hollanda’dan mesleki eğitim kurumları yer almıştır. Projemizle ilgili çalışma ziyaretleri, 25-29 Kasım 2008’de Almanya-Berlin’de, 9-16 Mayıs 2009’da Hollanda Maastricht ve Eindhoven’da yapılmış olup, final programı, 11-16 Ekim 2009’da Antalya’da gerçekleştirilmiştir. Projenin yurt dışında yapılan programlarına, 4 ortak kurumdan 7 kişi katılmış olup, toplam 9 hareketlilik yapılmıştır.

Projenin faaliyetleri özet olarak şunlardır:

-Mesleki eğitimdeki bireylerin, öğrenme güçlüklerinin çeşitli yöntemlerle belirlenmesi için çalışmalar yapılmış, konuyla ilgili olarak, uzman kişilerce çeşitli anketler oluşturulmuştur.

-Üç ayrı ülkeye karşılıklı hareketlilik yapılarak, konuyla ilgili uygulamaların paylaşımı sağlanmıştır.

-Proje sonrası ortak kurumlar arası iş birliği güçlenmiştir. Konuyla ilgili görüş alış verişi ve değişik proje çalışmaları devam etmektedir.

-Proje sonuçlarının çeşitli yöntemlerle ve internet sitesi
www.vetforall.org.tr oluşturularak yaygınlaştırılması yapılmaktadır. Bu sitede, proje faaliyetleri, sonuçları ve çıktıları hakkında geniş bilgiler verilmiştir.

Proje sonuçları ayrıca, okul internet sitesinde yayımlanmaktadır.

http://www.antalyaeml.k12.tr/


Bu tarz çalışmalar, eğitim hayatında problem yaşayan gençler ve onları yetiştiren öğretmenler için çok fazla önem taşıyor.


Çok değil, bundan bir kaç sene önce eğitim sektöründekilerin özel öğrenme güçlüğü hakkında en küçük bir bilgisi dahi yoktu.Şimdi ise öğrencilerin başarısızlık nedenlerini belirleyebilecek formlar ve listeler sunuluyor.

Özellikle orta ve lise dönemine gelmiş ve başarısızlığının sebebi tam olarak belirlenmemiş öğrencilere okul yönetimi(rehberlik birimi-sınıf öğretmeni)bu testleri kolayca yapabilir ve çocuğa bir yol gösterici olabilir.

Bu testleri her eğitimci kolayca uygulayabilir.Testleri www.vetforall.org.tr'dan indirebilirsiniz.

Ne yazık ki, elimizde çocuğun özel öğrenme güçlüğü yaşayıp-yaşamadığını belirleyecek bir sürü test varken durum belirlendikten sonra nasıl bir eğitim verileceği hangi tekniklerin uygulanacağına dair en küçük bir bilgi bulunmamakta.
Bu çocukların okul sistemi içinde nasıl değerlendirileceği,hangi sınavlara,hangi ödevlere tabii tutulacağı da tam bir karmaşadır.

Hatta yasal olarak(kaynaştırma statüsü) belirlenmiş haklarını bile okul sisteminden alamayan bir sürü öğrencimiz olduğunu da unutmamak gerek!!!





Tuesday, March 30, 2010

YAZIM HATALARI



Disleksi bir çocuk kelimelerin şifresini çözmekte problem yaşar. Ve seslendirilen kelimeleri yazarken yanlış harf, eksik harf ya da ters yazma gibi sorunlarla başa çıkmaya çalışır.

Disleksi blog için yaptığımız bu çalışma, çocukların yazma ile ilgili problemlerini büyük ölçüde rahatlatacaktır.

Unutmayın ki yapılan çalışmaların uzun süreli hafızaya kaydedilmesi için, 7 kere ve farklı tekniklerle tekrar edilmesi gerek.

Bu çalışmayı, günde en fazla 15 dakika ve her gün düzenli olarak yapın. Aşağıda sunduğumuz farklı çalışma tekniklerinden her gün bir ya da ikisini kullanın.


Bu çalışmaya öncelikle çocuğunuzun sıklıkla, yazmada problem yaşadığı 10 kelimeyi belirleyerek başlayın.

* Kelimeleri kullanarak kâğıdın sol tarafına kelimeyi yazdıktan sonra aynı sıraya kelimenin harflerini parçalayıp aralarına farklı harfler koyun. Çocuğunuz bu karmaşanın içinden kelimenin harflerini (2 kere) bulup daire içine alsın. Ve sonundaki noktalı kısma kelimeyi yazsın.

Örn.:

Tren stpokljthjyouersccdbemkllnmdgtbhjkrbnazğfgyeışlpnkl …………..

*Aynı kelimelerle farklı bir çalışmaya geçin. Bütün bu çalışmaları aynı kelimeler ile yapmak öğrenmeyi pekiştirecektir Bu yüzden her grup kelime için her çalışmayı yapın.

Bu çalışmada aşağıdaki örnek gibidir. Çocuğunuz verilmeyen kelimeleri doldurmalıdır.

Örn; Tren t_ en, _ _en ,t_ _n, t _ _ _

*Yine aynı kelimeleri sol tarafa yazdıktan sonra kelimeyi oluşturan harflerin yerlerini değiştirerek ve farlı sıralara gelecek şekilde sağ tarafa yazın. Ve çocuğunuz bu iki sütundakileri birleştirsin.

Örn.;

Tren (rumğay)
Yağmur (rnte)


*Kelimeleri küçük kartonlara ikişer kere yazın ve size ve çocuğunuza paylaştırın. Sonra siz içinden birini ortaya atın. Çocuğunuz elindeki 10 karttan aynısını bulup yere atsın.(Bu kartonlar için kırtasiyeden boş kartvizitlik alabilirsiniz).

*Düz bir kâğıdı cetvelle 6 sütuna ayırın ve en sol sütuna bu kelimeleri yazın. Sonra kelimelere bakın, okuyun ve kelimeleri kapayıp siz söyleyin çocuğunuz yazsın. Her sütun bir günü temsil eder. Bu çalışmayı aynı kelimelerle 5 gün tekrar edin. Hala problem yaşadığı kelimeler varsa onları bir sonraki çalışmaya dâhil edin.

*Son olarak bu kelimeleri cümle içinde kullanmalarını isteyin.

Sadece bu çalışmayı yaptığınız kağıtları dosyalayın ve 4-5 hafta sonra aynı kelimelerle küçük bir test yaparak hafızada kalıcılığını kontrol edin.



Thursday, March 25, 2010

Zeka Engeli Ve Özel Öğrenme Güçlüğü


Zeka Yetersizliği Ve Özel Öğrenme Güçlüğü Arasındaki Fark

Eğitimde en büyük problem, öğrenemeyen veya zor öğrenen çocuğun hangi sebeplerle öğrenemediğini tespit edebilmektir. Bu tespit doğru yapılamadığı takdirde, birçok çocuk eğitimde mağdur duruma düşmektedir. Zekâ yetersizliği ve özel öğrenme güçlüğü konusunda yeterli bilgisi olmayan eğitimciler zaman zaman yanlış tespitte bulunabilmektedirler.

Zekâ yetersizliği, fiziksel ya da fizyolojik bir özürdür. Zekâ yetersizliğinde öğrenme güçlüğü ortaya çıkar. Böyle çocukların öğrenme hızı yavaştır. Bu çocuklar normal çocuklarla aynı okulda öğrenim görürlerse başarısız olurlar. Bunun için kendileriyle aynı nitelikteki çocukların bulunduğu okullarda eğitilmelidirler.

Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklar ise zihinsel yetenekleri normal sınırlar içinde yer alan, ancak öğrenme güçlüğü gösteren çocuklardır.

Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocuk ile zihinsel engelli çocuk arasında birçok fark olmasına rağmen; okulun ilk yıllarında özellikle hafif zihinsel engelli çocuklarla öğrenme güçlüğü çeken, normal veya üstü zekâya sahip çocukları ayırt etmek zor olabilir.

Özel öğrenme güçlüğü olan çocukları, zihinsel yetersizliği ve davranış bozukluğu olan çocuklardan ayırmak gerekir.

Yapılan küçük bir araştırma, eğitimcilerin bu ayrım konusunda yaşadığı sıkıntıyı ve bilgi eksikliğini göz önüne çıkarıyor:

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ İLE İLGİLİ
BİLGİLERİNİN BELİRLENMESİ

Araş. Gör. Aysel ESEN / Araş. Gör. İlknur ÇİFCİ
Eğitim Fakültesi Abant İzzet Baysal Üniversitesi

ÖZET

Bu araştırma, sınıf öğretmenlerinin öğrenme yetersizliği konusundaki bilgilerini belirlemek amacıyla, betimsel olarak düzenlenmiştir. Araştırmanın örneklemini Bolu ilinde, ilköğretim okullarında çalışmakta olan toplam 32 öğretmen oluşturmuştur. Sınıf öğretmenlerinin öğrenme yetersizliği ile ilgili bilgilerinin belirlenmesi amacıyla bilgi toplama formu kullanılmıştır.

Sonuçta, sınıf öğretmenliği bölümü mezunu olan öğretmenlerin % 50’ si öğrenme yetersizliğini; zihinsel gerilik, % 37,5’ i fiziksel yetersizlik olarak tanımlarken, Eğitim Yüksekokulu mezunu öğretmenlerinin % 62,5’ i öğrenme kapasitesinin yetersizliği, % 40’ nın zihinsel gerilik olarak tanımladıkları belirlenmiştir.

Öğretmenlerin öğrenme yetersizliği konusundaki tanımlarında daha çok zihinsel engelli ya da problemli davranışa sahip olan öğrencileri betimlemiş olmaları, öğretmenlerin lisans programlarında ve hizmet içi programlarda bu konuda bilgilendirilmelerinin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Bu araştırma ve kendi çalışmalarım gösteriyor ki maalesef Türkiye’de bu konu yeterli araştırılmadığı ve destek verilmediği için önemli bir sorun teşkil ediyor. Bu eksikliğin giderilmesi için eğitim sektöründeki bütün eğitimcilerin MEB tarafından zorunlu seminerlerle eğitilmesi gerekmektedir.

Wednesday, March 17, 2010

Disleksili Öğretmenle Röportaj-2


Disleksili fizik öğretmeni Cebrail Koçak şu anda bir özel dershanede fizik öğretmenliği yapıyor ve kendiyle aynı farklılığı yaşayan öğrencilere destek veriyor.Daha önce ilkini yayınladığımız bu röportaj ,Cebrail Bey'in erişkinlikten sonraki hayatını kapsıyor.Cebrail Bey erişkin bir dislektiğin de yaşadığı sorunlara dikkat çekiyor.



Meslek hayatınızda hala çektiğiniz sıkıntılar var mı?

Ezberde başarısız olmam öğretmenliğimde de beni hayli zorladı; bir formülün ispatını çok rahat yapabilirim, ama bazen formülün kendisini hatırlamakta zorlanmaktaydım. Bu durumu bilgimatik kurarak aştım, bu öğrenciler için de güzel oluyordu. (Örneğin: E=v.i.t formülünü Ecevit diye kodlamak gibi)

Askerlik hayatınızdan da bahseder misiniz biraz?

Askerde seri halde yapılan sporlarda zorlanmıştım. Sıralarını karıştırabiliyordum. Bazen sağımı ve solumu karıştırabiliyordum, komutanlar “Yahu sen ünv. mezunu değil misin?” diye sitem ediyorlardı. Allahtan ünv. mezunuydum yoksa bu kadar nazik uyarmazlardı.
Tabi ünv. mezunu olmakla, sağını solunu karıştırmanın bir alakası olmadığını disleksiyi öğrenince anlıyorsunuz.

Yani disleksililer sadece okul hayatında zorluk çekmiyorlar, hayatın her aşamasında bu zorlukları yaşamaktalar… Askerlikte de bir tolerans tanınmalı.

Disleksi olmanız günlük hayatınızı nasıl etkiliyor?

Trafik işaretlerini algılamada yavaşlık var(bunu gazetelerde çıkan bir haber üzerine fark ettim.). Trafik işaretleri sürücünün karşısına aniden çıkmamalı, ani virajlar çok önceden ciddi bir şekilde (dikkat çekici, örneğin; ışıklı) levhalarla uyarılmalı, gece yolculuğunda kesinlikle yol çizgileri olmalı. Yol ayrımlarında muhakkak levha olmalı, yoksa yanlış yöne gitme kaygısı basıyor.
Arabayla giderken sağa yada sola dön komutlarının tam tersini yapabiliyorum.
Hala disleksinin bariz özelliklerini taşımaktayım, adresleri bulmakta zorlanıyorum, hatta kaybolabiliyorum.
Yavaş okuma, vurgulu okuyamama hala başımın belası.
Kuzey, güney vs. yön tayini yapmakta ciddi zorlanmaktayım.

Hep durumunuzun yarattığı olumsuzluklardan bahsettik. Dislektik olmanızın size kattığı pozitiflikler yok mu?

Bütün bu olumsuzlukların yanında Disleksi’nin bana olumlu yönler de kattığını düşünüyorum. Hayata bakış açımın farklı olduğunu, daha kapsamlı ve ayrıntılı düşünebildiğimi, iyi bir analizci, iyi bir fizikçi, mucit, daha anlayışlı bir öğretmen-baba olduğumu, psikolojik sıkıntısı olanların ve baskı görenlerin ruh halini daha iyi anlayabildiğimi vs… zannediyorum. Üretken bir yapım var. Özgün fizik soruları üretebiliyorum yani daha önce kimsenin dikkat etmediği kısımları fark edebiliyorum.

Öğretmenlere bu konuda nasıl tavsiyelerde bulunursunuz? Onlara önerebileceğiniz, disleksi öğrenciler için kullanabilecekleri basit teknikler var mı?

Öğretmenler bu öğrencilere müsamahakâr olmalı, fırsat vermeliler. Cesaretsiz, içe kapanık, ürkek durumlarına karşı önyargılı yaklaşmamalılar. Onu teşvik ettiğinde, iltifat ettiğinde fazla not ve süre verdiğinde beklentilerinin üstünde bir karşılık alacaktır. Öğretmenlerin tecrübeleri maalesef bazen önyargılara dönüşmekte:
· Az kitap okuduğu için yavaş-hatalı okuyor.
· Sınıf önünde sesli okursa açılır.
· Kafası çalışıyor ama kendi çalışmıyor.
· Bu öğrenciden adam olmaz daha sağını solunu bile karıştırıyor, hayatta okuyamaz gibi yanlış yaklaşımlar olabilmekte.

Bu öğrencilerin ilgi alanları doğrultusunda çalışma yapması istenirse mükemmel sonuçlar alınacaktır. Örneğin; elektroniğe ilgili ise bir proje hazırlaması istenebilir. Proje yarışmalarına katılması teşvik edilebilir. Uzayla-galaksilerle ilgili bir pano hazırlaması istenebilir.
Örneklendirme ve hikâyelendirme ile meseleler aktarılırsa daha öğretici olunabilir. Mevlana’nın mesnevi hikâyeleri bu konuda çok başarılı.
Karmaşık problemlerin benzerinden bol örnekler çözülmeli ve çözdürülmeli.

Disleksili çocuğu olan ailelere ne önerirsiniz?

Dislektik çocukların şefkate, övülmeye, teşvik edilmeye çok daha fazla ihtiyaçları var. Bu çocuklar saklı hazine gibiler, keşfedilmeliler. Aile bilgi sahibi olmalı araştırmalı ve çocuğun öğretmenini ve çevresini bilgilendirmeli. Çocuğu yapamayacağı şeylere çok zorlamamalı eğer yapması çok gerekli ise onun ilgisini çekmeyi başarmalılar. İşte o zaman sonuca aileler de şaşıracaktır.
Çocuklarını, üretkenlik içeren faaliyetlere yönlendirmeliler. Müzik kursu, tiyatro, resim, fotoğrafçılık, el becerileri-tasarım, bilgisayar programlama gibi. Ailenin teşviki çok önemli; meşhur yazar Agatha Chiriste’nin yazmaya başlaması annesinin desteğiyle olmuştur. Ağır bir soğuk algınlığıyla hasta yatarken iyileşme sürecinde annesi ona kısa öyküler yazmasını önermişti. Edison’ un annesi ufak tefek mucitlikleri olan bir bayandı.

Bu konuyla ilgili Türkiye’yi ve Türk eğitim sistemini, bir eğitimci olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eğitim sistemimiz aşırı sınavlardan oluşmakta. Okuldaki normal sınavların dışında SBS, ÖSS, KPSS, ALES gibi hayati önem taşıyan sınavlar var.
Bir disleksili öğrenci için çok zor. Zaman problemi var, soru sayısı çok fazla dikkati toparlayamamak açısından çok kötü. Ezber türü sorular çok fazla, çok fazla formül gerektiren sorular var.
Hepsinden daha kötüsü muhatap olunan dal çok fazla. Örneğin ben bir fizikçiyim fakat KPSS sınavında genel kültür(!) adı altında bana tarih, coğrafya, Türkçe soruları soruluyor. Bu normalde adil değil ki dislektikler için hiç adil değil.
Üniversitelerde, akademik kariyer için ALES ve Dil sınavı şartı var. Dislektiklerin bu sınavlardan yüksek alması çok zor. Yani Einstein şu an ülkemizde bir üniversite öğrencisi olsa idi kesinlikle bu sınavlara takılırdı, Mozart bir öğretmen adayı olsa idi kabiliyetine bakılmaksızın KPSS sine bakılırdı. Bu tip sınavlardan (kabiliyete göre değil de genel bilgilere göre yapılmasından) öğretim üyeleri ve Devlet Bakanları da rahatsız olduklarını zaman zaman dile getirmekteler.

Dislektik olduğunuzu ne zaman öğrendiniz ve öğrendiğinizde neler hissettiniz?

5–6 yıl önce bir gazeteden okuduğum haber sayesinde öğrendim. Sonra ayrıntılı araştırdım, çok makaleler okudum.
Hani filmlerde olur ya; filmin en sonunda gerçeği öğrenirsiniz, işte o zaman film bir anlam kazanır. Filmin başından beri gizemli, anlamsız şeyler anlaşılır ve taşlar yerine oturur. Disleksiyi öğrenmek böyle bir şey oluyor. Geçmişte başınızdan geçen hadisleri hatırlıyorsunuz bir bir…
Birçok başarısız olduğunuz, suçlandığınız durumların aslında disleksiden kaynaklandığını fark ediyorsunuz. Önce mutlu oluyorsunuz sonra size haksızlık yapıldığını düşünüyorsunuz. Gülmekle ağlamak arası bir durum işte… Fakat problemlerin kaynağının öğrenilmesi, günah keçisi konumundan uzaklaşmanız çok güzel bir şey!

Öğretmenliğin Dışında İlgilendiğiniz ne gibi şeyler var?

Disleksi ile çok yakından ilgilenmekteyim. Yakın zamanda bir AB projesi hazırladım ”Disleksili öğrenciyi keşfetmek” diye.
Zeka soruları üzerine bir kitabım basılacak, onun son aşamalarına gelindi.
Satrançla ilgilenmekteyim. Geçmiş yıllarda il birinciliklerim var.
Çeşitli fizik projelerim var, ama onları daha hayata geçiremedim.

Bilinenlerin dışında ne gibi ortak özellik gördünüz?Onlarca Dislektik kişiyi tespit edip bilgilendirdiğinizi duyduk, bu insanlarda

Evet 10 civarında öğretmen, 30 dan fazla öğrenci Disleksili olduklarını ve disleksinin ne olduğunu benden öğrendiler. Tabi bu rakamlar “Disleksili öğrenciyi keşfetmek” projesi ile çok daha arttı. Yoğun bir çalışma hayatım var. Aslında Disleksi ile ilgili çok daha büyük projeler yapmak istiyorum.
Bu insanlarda gördüğüm ortak özellik; Toplumsal duyarlılıkları çok yüksek, duygusal, acıma hisleri fazla, sadece hayal güçleri değil rüyaları da çok berrak. Dizi filmler gibi hayalleri var, dünden kalan hayallerine bugün devam etme gibi. Bu gibi özellikler tespit ettim kendimce.

Dislektik bir eğitimci olarak Disleksili öğrencilere tavsiyeniz ya da uyarınız var mı?

*Kendilerini çok iyi tanımalılar,
*Hiçbir şeyin, özgüvenlerini yok etmesine asla müsaade etmemeliler.
*Kendilerine çok iyi dost edinmeliler, Konuşup rahatlayabilecekleri, sorunlarını paylaşabilecekleri bir dost.
*Güçlü yönlerini keşfedip o alanlarda kendilerini geliştirmeliler.
*Hayal güçlerini çok iyi yönde kullanıp, başarılarını desteklemeliler.
*Einstein gibi de olunsa eksikliklerinin onları bırakmayacağını bilmeliler. Yani eksikliklerle birlikte başarmasını bilmeliler. Nobel Ödül sahibi Einstein’in şu sözü çok manidardır; “Matematik konusunda çektiğiniz zorluklar sizi endişelendirmesin, sizi temin ederim ki benimkiler daha fazla.”
*Disleksiyi avantaja çevirmenin yollarına bakmalılar, ısrarcı olmalılar, çabuk pes etmeliler. Disleksili Aktör, Patrick Galen Dempsey, Oskar ödülünü aldığında disleksiyi "beni ben yapan" diyerek referans göstermiş ve “Bana daha çok çalışmalısın şeklinde bakış açısı kazandırmıştır. Asla vazgeçmedim” şeklinde konuşmuştur.

Başınızdan geçen komik disleksi olayı var mı?

Eşimle nişanlı iken akşam geç saatlerde, onu misafir olduğu bir evden almam gerekiyordu. Apartmanın önüne geldim(!), aşağı inmesini söyledim. O da zaten aşağıda olduğunu söyledi… Aman Allahım yanlış adrese gelmiştim! neyse ki 5–10dk ya doğru adrese ulaştım.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Yanlış anlaşılma, ön yargılara maruz kalma, olduğundan daha düşük algılanma, insanda kendini her seferinde ispat edebilme psikolojisine itiyor. Bu disleksililerin kaderi olmamalı…

Wednesday, March 10, 2010

SEMİNERLER - CKM



Seminerler – Caddebostan Kültür Merkezi - Kadiköy

11 Mart Perşembe 14.00

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI

Özel Academic Hospital’da (hizmet vermekte olan dil ve konuşma terapisi uzmanları Uzm. Dkt. Seçil Aydın Oral ve Uzm. Dkt. Özlem Öge dil ve konuşma bozukları hakkında bilgi verecek ve katılımcıların sorularını yanıtlayacaklar.

Ücretsiz

23 Mart Salı 14.00

HİPERAKTİVİTE VE DİKKAT EKSİKLİĞİ

Konuşmacı: Dç.Dr.Ayşe ARMAN Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşe Arman hiperaktivite ve dikkat eksikliği” konusunda bilgi verecek ve katılımcıların sorularını yanıltacaklar.

Ücretsiz

http://www.ckm.gen.tr/

Tuesday, March 2, 2010

Sanat Çalışması-Pera Müze'si





Birçok disleksi çocuk sanatta son derece başarılı. Sanatla ilgilenen disleksi çocuk özgüven konusunda da destek buluyor.Hem de bu çalışmalar sayesinde, okul stresinden kısa bir süre de olsa uzaklaşıyor.


Türkiye’ de de çocuklar için sanat çalışmaları yapılıyor. Bunlardan biri 16 Şubat-18 Nisan arası Pera Müzesi’nde gerçekleştiriliyor. Özellikle Pera Müze’si bu seferki çalışmasında dünyaca tanınan Picasso’ya yer veriyor.Picasso’nun,DİSLEKSİ BİR SANATÇI OLDUĞUNU DA UNUTMAMAK GEREKİYOR.


Picasso - Suite Vollard:Gravürler
16 Şubat - 18 Nisan 2010


Picasso- Suite Vollard sergisi için hazırlanan eğitim programında genç ve küçük katılımcılar, Picasso'nun gravülerinde işlediği temaları inceleyip, yorumlayıp, atölyede baskı çalışmaları yapma imkanı bulacaklar.


Üç ana bölümden oluşan etkinlikler programı dört farklı yaş grubuna göre hazırlandı. Her yaş grubuna uygun programlar farklı aktivitelerle de desteklenecek.

3 Mart Diskalkuli Günü


Her yıl 3 Mart Diskalkuli günü yapılmasının amacı ,bu problemin öğretmenler ve eğitim sektörü tarafından tanınmasıdır.

Bu konu ile ilgili daha fazla bilgi için; Facebook-Dyscalculia Day 2010'a bakabilirsiniz.

THE DYSCALCULIA FORUM : http://www.dyscalculiaforum.com/

Araştırmalar, daha fazla öğrenme farklılıklarından Disleksi tanısı üzerine.Ama Diskalkuli hakkında yeterli araştırma söz konusu değil.

Diskalkuli problemi olanlar, sayılar ve problem çözümünde akademik problem yaşar.

Türkiye'de ki okullarda , matematik eğitimi oldukça yoğun ve yüksek seviyede. Öğretme teknikleri son derece geleneksel.

Çoklu zeka kavramından bahsedip, görsel-işitsel-kinetik öğrenme tekniklerinden söz açıp duran eğitim kurumları maalesef ki matematik konularının işlenmesinde bu tekniklerden bi haber!!

Matematik başarısında öğretme tekniklerinin yanında, kullanılan araçlarda çok önemlidir. Ne yazık ki Türkiye'de çetvel-gönye-iletki dışında araç kullanan okul sayısı bir elin parmaklarını bile bulmaz.

Okulda matematik konusunda problem yaşayanlar, yeterli desteği bulamadıkları için özel öğretmenlere başvuruyorlar.

Yurtdışında, özellikle liselerde tüm dersler A-B-C katogorilerine ayrılıyor. Ve siz başarınıza uygun katogoriden ders alıyorsunuz. Diplomanız da bu kritere göre veriliyor. Zorlama yok -seçim var!

Aritmetik güçlüğü:(Diskalkuli):
Dört işlemi yapmakta zorlanır, problemin çözümüne gitmekte sıkıntı çekerler.Yavaştırlar, parmakla sayarlar. Aritmetikte kullanılan bazı sembol, işaret, terimleri anlamakta güçlük çeker veya karıştırırlar. Çarpım tablosunda da geridir. (MEGEP)


Diskalkuli yaşayan çocuklar;


*Rakamları saymakta ve yazmakta , belirli bir rakamdan geriye-ileriye saymada zorlanırlar.

*Toplama-çıkarmada parmak kullanır, zihinden yapamazlar. Çıkarma işlemine başlayıp bir diğer basamakta toplamaya geçebilirler.

*Çarpım tablosunu ezberleyemez sonucunda bölme yapamazlar.

*Problemin şifresini çözmekte zorluk yaşarlar. İki işlemli problemleri çözmekte çok zorlanırlar.

*Sayıların basamak değerlerini belirlemekte zorlanırlar.

*Ölçümler konusunda zorlanırlar(zaman-uzunluk-ağırlık vs.).

*Örüntülerde problem yaşarlar(2-12-22-32-? gibi).

*136-32 cevabını tahmin etmesini isterseniz cevap veremez.

*Soyut kavramaları anlamakta zorluk çeker; şekillerin çevresi-alanı vs.

*Sayılar ile ilgili hafızası zayıftır.


Disleksi olan bir çocuk, aynı zamanda diskalkuli problemi de yaşayabilir ya da sırf diskalkuli veya disleksi olabilir.
Disleksi problemi olan bir çoçuk, matematik problemlerinin çözümünde, kelimelerin şifresini çözmede sorun yaşayabilir.



Thursday, February 25, 2010

Bir Öğretmenin Hikayesi


Disleksi blog için fizik öğretmeni Cebrail Koçak ile yaptığımız bu ropörtajın önemi çok büyük.Çünkü eğitim hayatının büyük bir bölümünde zorluk çeken Cebrail Koçak aslında bir disleksi.
Disleksi olmasına rağmen kendisi başarılı bir fizik öğretmeni.

Merhaba, bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

Merhabalar, Aksaraylıyım 8 çocuklu bir ailenin 6. çocuğuyum. Elazığ’da özel bir eğitim kurumunda fizik öğretmeni olarak görev yapıyorum. Evli ve iki çocuk babasıyım.

İlkokulda hangi problemlerle karşılaştınız?

İlkokulda ciddi sıkıntılar yaşadım.
İlkokul öncesi çocukluğuma dair pek bir şey hatırlamıyorum.
İlkokul 1. sınıfta çok problemim yoktu. Fakat asıl sıkıntılar bundan sonra başladı.

İ.Ö. 2.sınıfta okumayı iyi yapamadığım için, tembeller grubuna dahil olmuştum bile.

3.sınıfta çarpım tablosunu ezberleyememem yüzünden tembelliğim tescillenmişti. Bu yıl ailemden de çok baskı görmüştüm. Herkes seferber olmuş bana çarpım tablosunu ezberletmeye çalışıyordu, bunun çok kolay bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı. (hala çarpım tablosu ezberimde olmayanlar var: 9x7=?).
Artık babamın kanaatiyle sınıf geçiyordum.

4.sınıf; “sınıf içi sesli” okumada çok beceriksizdim. Bir keresinde okuma esnasında bir kelimede takılmıştım. -Örneğin- Linyit kelimesini ben ‘’limit’’ diye okuyorum, öğretmen ’’tekrar oku’’ diyor, ben yine yanlış okuyorum, bunu 5–6 kez tekrar ettik. Ben kelimeyi iddialı bir şekilde hep yanlış okudum. Sınıfta gülüşmeler, alaycı ifadeler, öğretmenin kızgın bakışları vs. tahmin ediyorsunuzdur.

Okul döneminde hatırladığınız sizi üzen bir anınız var mı?

Benden bir alt sınıfta (3. sınıfta) okumakta olan kız kardeşim vardı.
Öğretmenim beni onun sınıfına götürdü, bir yazının aynı paragrafını bir ona okuttu, birde bana okuttu, fark felaketti.
Kardeşimin sınıfı önünde, yediğim tokatlar onuruma çok dokunmuştu.
Hâlbuki bu hadise bir öğrenci için yaşanmaması gereken ciddi bir olaydır. Ben bu tip olaylara “özgüven travması” diyorum.
O günüm mahcubiyet içinde geçmişti. Olay bununla sınırlı kalmadı tabiî ki akşam eve geldiğimde korktuğum başıma gelmişti, olayı ailem de duymuştu. Bir de annemlerden fırça ve daha da kötüsü “bu çocuk adam olmayacak” gözüyle bakılmam. Bu müthiş performansın(!) ardından 4. sınıfta okulda kalmıştım. Artık kardeşimle aynı sınıfta okuyacaktım. Bu da benim için ayrı bir mahcubiyetti.

Türkiye’deki eğitim sisteminde sizi en zorlayan neydi?

Tembelliğimin tescillendiği bir başka olay; bir dersin konusunu ezberden anlatma olayı idi. Hala hiç beceremem. Okullarda ödevlerin çoğunluğunu bu anlatım şekli oluşturuyordu.

Durumunuzun anlaşılmaması sizi okul içinde nasıl davranmaya sevk etti?


Tabi bu esnada, arka sıra öğrencileri olarak benim kontrolümde 3–5 kişilik gruplaşmalar oluşmakta idi. Çocukça illegal organize işlerimizde olmakta idi. Kitap, deney aletleri, sınav sorularının cevap anahtarlarını çalma gibi… Bu olaylar büyüyüp karakolluk bir olay ile de sonuçlanabilirdi. Kenara itilmişliğin böyle bir problemi de var.

Bu başarısız görüntünüze rağmen ilgilendiğiniz okul dışı etkinlikler var mıydı?

Burada da bir enteresanlık var tembelim ama Kitaplara ve deney aletlerine aşırı ilgim vardı. Satrancı çok seviyor ve iyi oynuyordum. Zekâ sorularına ve bulmacalara da çok ilgim vardı.

İlkokul öğretmeninize dair hatırladığınız çarpıcı bir anınız var mı?


5. sınıfta ilkokuldan mezun olurken öğretmen beni yanına çağırıp “sen artık okuma, kısa yoldan iş hayatına atıl, bir meslek sahibi ol, sanayiye çalışmaya git” tavsiyesinde bulunmuştu. Bende okuldan soğumuş birisi olarak öğretmenimin bu tavsiyesine çok sevinmiş ve “inşallah ailemi de ikna eder” diye düşünmüştüm.
Bir başka hadise; tanımadığım bir adam, ağabeyime “bu çocuk çok zeki, okur büyük adam olur” demişti. Ağabeyimde ‘’iyi bildin(!)’’ diyerek gülmüştü. Bu adamın sözleri bana ayrı bir güç vermişti, bir özgüven kaynağı olmuştu. Bu olay Dislektik bir çocuğa güvenmenin ve iltifatın ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Çünkü zaten mevcut bir kapasite var, çevresel faktörler onun üzerini kapatmakta.

Ortaokul döneminiz nasıldı?

Orta 1 (6. sınıfta) ilk dönem 4 zayıflı karne. Matematik, fen gibi dersleri anlıyorum fakat yazılıda istediğim sonuçlar gelmiyor. Neyse ki 2. dönem Teşekkür alarak herkesi şaşırtmıştım.

Yine unutamadığım bir olay; 7. sınıfta fen dersini çok seviyorum, hele elektrik konusuna bayılıyorum, bu konularda el becerilerimde çok iyi idi. Öğretmen sözlü sınav yapıyor, tahtaya kalkan öğrencilere genelde “devre sorusu” soruyor, ben oturduğum yerde hepsini çok iyi çözebiliyorum.
Kendi isteğimle sözlüye kalktım, öğretmen bana “Reosta”nın tanımını sordu. Tanım ezberlemek benim için çok zor bir iş…
Evet, reostanın ne olduğunu ne işe yaradığını çok iyi biliyorum, hatta elektronik devrelerde söküp-takıp kullanmaktayım fakat kitaptaki tanımı yapamıyorum. Enteresandır pratikte reostayı, öğretmen benim kadar iyi bilemiyordur.
Sonuç; öğretmen tarafından iyi bir fırça benim hakkımda çeşitli olumsuz ön yargılar “zaten ben biliyordum…” gibi sözler ve sözlüye düşük not…
Yakın-arkadaşlarımın öğretmene “hocam arkadaşı yanlış değerlendiriyorsunuz, bu konularda çok başarılıdır” diye müdahaleleri de beni kurtaramıyor. Alın size bir “özgüven travması” daha! Sonra da derler ki medeni cesaretin yok vs… Bu tür olaylarla tamamen sindiriliyorsunuz.

Lise hayatınızı da etkiledi mi bu durum?

Lise hayatım diğer yıllarıma göre daha rahat geçti, derslerimizin çoğunluğu sayısal olduğu için kendimi denklemlerle daha iyi ispatlayabiliyordum. Geometrim çok iyi idi, öğretmenlerimin dahi çözemediği soruları çözebiliyordum. Fakat lise 2 de tarih dersimiz vardı, bu dersi de çok zor geçtim.

ÖSS’ye hazırlıkta şu problemlerle karşılaştım; aynı zaman diliminde arkadaşlarımdan çok daha az soru çözebiliyordum.
Gün boyunca çalışma sürelerimiz aynı olmasına rağmen onlar konuları bitiriyor, ben konuları bitiremiyordum.
Deneme sınavında süre yetmiyordu ve ÖSS’de de öyle oldu.

DPÜ fizik bölümünü kazandım. Birkaç puanla bir üst tercihim olan matematik bölümünü kaçırdım.
Yani çok az daha sürem olsaydı farklı bir bölüm kazanabilirdim. Bu eğitimde fırsat eşitliği ile çelişmekte.

Üniversiteyi kazandınız ve orda neler yaşadınız peki?

Üniversitede çok zor sınavlardan (yorum, mantık yürütme veya ağır problemlerden oluşan sınavlardan) iyi puan alıyordum, fakat ezber gerektiren sınavlarda çok zorlanıyordum.
Hatta ağır problemlerin çözümünde farklı, güzel metotlar geliştirdiğim için bölüm başkanının takdirlerini almıştım.

Sınavların son dakikasına kadar çıkamıyordum, bu da sınav gözetmenlerini çok kızdırıyordu.

Üniversiteli olmama rağmen hala alfabeyi ve ayları sıralayamıyordum. Bu durumun kaynağı bilinmeyince insan kendi kendini sorgulamaya başlıyor.