Wednesday, June 2, 2010

Yeter,onlar bizim çocuklarımız yaşamak onlarında hakkı !




Türk Eğitim Derneği'nin, "Ortaöğretime ve Yükseköğretime Geçiş Sistemi" araştırması

Türk Eğitim Derneği’nin yaptığı bir araştırma, özellikle öğrenmede zorluk çeken öğrencilerin durumunu gözler önüne seriyor.
Öğrenmede güçlük çeken öğrencilerin, sınıf içinde ikinci sınıf vatandaş konumuna geldiğini bilen biz ebeveynler için bu araştırma çok ta şaşırtıcı değil.

Öğrencilere göre, öğretmenler başarılı olacak çocuklarla daha fazla ilgileniyor: İlköğretimde öğrencilerin yüzde 36’sı öğretmenlerinin başarı düzeyi yüksek öğrencilerle daha çok ilgilendiklerini, yüzde 6’sı öğretmenlerinin SBS’de başarılı olmayacağını düşündükleri öğrencilerle hiç ilgilenmediklerini düşünüyor.”

Özel Öğrenme Güçlüğü çeken çocukların da başarısız grupta yer aldığını düşünürsek, bu araştırma disleksik öğrencilerin sınıf içindeki durumlarını çok net olarak anlatıyor.

’Öğrenciler okuldaki derslere harcadıkları zamana eşdeğer bir zamanı sınava hazırlık için harcıyor. 6, 7 ve 8’inci sınıf öğrencilerinin yüzde 44’ü haftada 10 saatten daha fazla bir süreyi dershanede geçiriyor. 12’inci sınıf öğrencilerinin yüzde 42’si dershanede haftada 15 saatten fazla ders alıyor, yüzde 43’ü ise günde 3-4 saatten fazla sınava hazırlık çalışması yapıyor.’’

Dershane gerçeği ise bütün çocuklar için tam bir kabus. Lakin bu gerçek Özel Öğrenme Güçlüğü çeken çocuklar için anlatılmaz bir duruma dönüşüyor. Onların 5 kat daha çok yorulduğunu düşünürsek bu çalışmanın onlara fayda yerine zarar vereceğini anlamak çok ta zor olmaz. Aynı zamanda okuldaki eğitime benzeyen bir teknikle konuların tekrarı ve kalabalık sınıflar bize ilerlememizde hiçbir destek vermez. Dershaneye gideceklerse seçim konusunda dikkatli olmak gerek. Butik dershaneler (2-3 kişi- aynı seviyede) seçilmeli. Dershane, çocuğun öğrenme ile ilgili yaşadığı sıkıntılardan haberdar olmalı ve bu konuda deneyimli öğretmenleri çocuklara yönlendirmeli.

Kaynak : Hurriyet IK 30 Mayıs 2010


No comments: