Tuesday, March 30, 2010

YAZIM HATALARI



Disleksi bir çocuk kelimelerin şifresini çözmekte problem yaşar. Ve seslendirilen kelimeleri yazarken yanlış harf, eksik harf ya da ters yazma gibi sorunlarla başa çıkmaya çalışır.

Disleksi blog için yaptığımız bu çalışma, çocukların yazma ile ilgili problemlerini büyük ölçüde rahatlatacaktır.

Unutmayın ki yapılan çalışmaların uzun süreli hafızaya kaydedilmesi için, 7 kere ve farklı tekniklerle tekrar edilmesi gerek.

Bu çalışmayı, günde en fazla 15 dakika ve her gün düzenli olarak yapın. Aşağıda sunduğumuz farklı çalışma tekniklerinden her gün bir ya da ikisini kullanın.


Bu çalışmaya öncelikle çocuğunuzun sıklıkla, yazmada problem yaşadığı 10 kelimeyi belirleyerek başlayın.

* Kelimeleri kullanarak kâğıdın sol tarafına kelimeyi yazdıktan sonra aynı sıraya kelimenin harflerini parçalayıp aralarına farklı harfler koyun. Çocuğunuz bu karmaşanın içinden kelimenin harflerini (2 kere) bulup daire içine alsın. Ve sonundaki noktalı kısma kelimeyi yazsın.

Örn.:

Tren stpokljthjyouersccdbemkllnmdgtbhjkrbnazğfgyeışlpnkl …………..

*Aynı kelimelerle farklı bir çalışmaya geçin. Bütün bu çalışmaları aynı kelimeler ile yapmak öğrenmeyi pekiştirecektir Bu yüzden her grup kelime için her çalışmayı yapın.

Bu çalışmada aşağıdaki örnek gibidir. Çocuğunuz verilmeyen kelimeleri doldurmalıdır.

Örn; Tren t_ en, _ _en ,t_ _n, t _ _ _

*Yine aynı kelimeleri sol tarafa yazdıktan sonra kelimeyi oluşturan harflerin yerlerini değiştirerek ve farlı sıralara gelecek şekilde sağ tarafa yazın. Ve çocuğunuz bu iki sütundakileri birleştirsin.

Örn.;

Tren (rumğay)
Yağmur (rnte)


*Kelimeleri küçük kartonlara ikişer kere yazın ve size ve çocuğunuza paylaştırın. Sonra siz içinden birini ortaya atın. Çocuğunuz elindeki 10 karttan aynısını bulup yere atsın.(Bu kartonlar için kırtasiyeden boş kartvizitlik alabilirsiniz).

*Düz bir kâğıdı cetvelle 6 sütuna ayırın ve en sol sütuna bu kelimeleri yazın. Sonra kelimelere bakın, okuyun ve kelimeleri kapayıp siz söyleyin çocuğunuz yazsın. Her sütun bir günü temsil eder. Bu çalışmayı aynı kelimelerle 5 gün tekrar edin. Hala problem yaşadığı kelimeler varsa onları bir sonraki çalışmaya dâhil edin.

*Son olarak bu kelimeleri cümle içinde kullanmalarını isteyin.

Sadece bu çalışmayı yaptığınız kağıtları dosyalayın ve 4-5 hafta sonra aynı kelimelerle küçük bir test yaparak hafızada kalıcılığını kontrol edin.



Thursday, March 25, 2010

Zeka Engeli Ve Özel Öğrenme Güçlüğü


Zeka Yetersizliği Ve Özel Öğrenme Güçlüğü Arasındaki Fark

Eğitimde en büyük problem, öğrenemeyen veya zor öğrenen çocuğun hangi sebeplerle öğrenemediğini tespit edebilmektir. Bu tespit doğru yapılamadığı takdirde, birçok çocuk eğitimde mağdur duruma düşmektedir. Zekâ yetersizliği ve özel öğrenme güçlüğü konusunda yeterli bilgisi olmayan eğitimciler zaman zaman yanlış tespitte bulunabilmektedirler.

Zekâ yetersizliği, fiziksel ya da fizyolojik bir özürdür. Zekâ yetersizliğinde öğrenme güçlüğü ortaya çıkar. Böyle çocukların öğrenme hızı yavaştır. Bu çocuklar normal çocuklarla aynı okulda öğrenim görürlerse başarısız olurlar. Bunun için kendileriyle aynı nitelikteki çocukların bulunduğu okullarda eğitilmelidirler.

Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklar ise zihinsel yetenekleri normal sınırlar içinde yer alan, ancak öğrenme güçlüğü gösteren çocuklardır.

Özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocuk ile zihinsel engelli çocuk arasında birçok fark olmasına rağmen; okulun ilk yıllarında özellikle hafif zihinsel engelli çocuklarla öğrenme güçlüğü çeken, normal veya üstü zekâya sahip çocukları ayırt etmek zor olabilir.

Özel öğrenme güçlüğü olan çocukları, zihinsel yetersizliği ve davranış bozukluğu olan çocuklardan ayırmak gerekir.

Yapılan küçük bir araştırma, eğitimcilerin bu ayrım konusunda yaşadığı sıkıntıyı ve bilgi eksikliğini göz önüne çıkarıyor:

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ İLE İLGİLİ
BİLGİLERİNİN BELİRLENMESİ

Araş. Gör. Aysel ESEN / Araş. Gör. İlknur ÇİFCİ
Eğitim Fakültesi Abant İzzet Baysal Üniversitesi

ÖZET

Bu araştırma, sınıf öğretmenlerinin öğrenme yetersizliği konusundaki bilgilerini belirlemek amacıyla, betimsel olarak düzenlenmiştir. Araştırmanın örneklemini Bolu ilinde, ilköğretim okullarında çalışmakta olan toplam 32 öğretmen oluşturmuştur. Sınıf öğretmenlerinin öğrenme yetersizliği ile ilgili bilgilerinin belirlenmesi amacıyla bilgi toplama formu kullanılmıştır.

Sonuçta, sınıf öğretmenliği bölümü mezunu olan öğretmenlerin % 50’ si öğrenme yetersizliğini; zihinsel gerilik, % 37,5’ i fiziksel yetersizlik olarak tanımlarken, Eğitim Yüksekokulu mezunu öğretmenlerinin % 62,5’ i öğrenme kapasitesinin yetersizliği, % 40’ nın zihinsel gerilik olarak tanımladıkları belirlenmiştir.

Öğretmenlerin öğrenme yetersizliği konusundaki tanımlarında daha çok zihinsel engelli ya da problemli davranışa sahip olan öğrencileri betimlemiş olmaları, öğretmenlerin lisans programlarında ve hizmet içi programlarda bu konuda bilgilendirilmelerinin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Bu araştırma ve kendi çalışmalarım gösteriyor ki maalesef Türkiye’de bu konu yeterli araştırılmadığı ve destek verilmediği için önemli bir sorun teşkil ediyor. Bu eksikliğin giderilmesi için eğitim sektöründeki bütün eğitimcilerin MEB tarafından zorunlu seminerlerle eğitilmesi gerekmektedir.

Wednesday, March 17, 2010

Disleksili Öğretmenle Röportaj-2


Disleksili fizik öğretmeni Cebrail Koçak şu anda bir özel dershanede fizik öğretmenliği yapıyor ve kendiyle aynı farklılığı yaşayan öğrencilere destek veriyor.Daha önce ilkini yayınladığımız bu röportaj ,Cebrail Bey'in erişkinlikten sonraki hayatını kapsıyor.Cebrail Bey erişkin bir dislektiğin de yaşadığı sorunlara dikkat çekiyor.



Meslek hayatınızda hala çektiğiniz sıkıntılar var mı?

Ezberde başarısız olmam öğretmenliğimde de beni hayli zorladı; bir formülün ispatını çok rahat yapabilirim, ama bazen formülün kendisini hatırlamakta zorlanmaktaydım. Bu durumu bilgimatik kurarak aştım, bu öğrenciler için de güzel oluyordu. (Örneğin: E=v.i.t formülünü Ecevit diye kodlamak gibi)

Askerlik hayatınızdan da bahseder misiniz biraz?

Askerde seri halde yapılan sporlarda zorlanmıştım. Sıralarını karıştırabiliyordum. Bazen sağımı ve solumu karıştırabiliyordum, komutanlar “Yahu sen ünv. mezunu değil misin?” diye sitem ediyorlardı. Allahtan ünv. mezunuydum yoksa bu kadar nazik uyarmazlardı.
Tabi ünv. mezunu olmakla, sağını solunu karıştırmanın bir alakası olmadığını disleksiyi öğrenince anlıyorsunuz.

Yani disleksililer sadece okul hayatında zorluk çekmiyorlar, hayatın her aşamasında bu zorlukları yaşamaktalar… Askerlikte de bir tolerans tanınmalı.

Disleksi olmanız günlük hayatınızı nasıl etkiliyor?

Trafik işaretlerini algılamada yavaşlık var(bunu gazetelerde çıkan bir haber üzerine fark ettim.). Trafik işaretleri sürücünün karşısına aniden çıkmamalı, ani virajlar çok önceden ciddi bir şekilde (dikkat çekici, örneğin; ışıklı) levhalarla uyarılmalı, gece yolculuğunda kesinlikle yol çizgileri olmalı. Yol ayrımlarında muhakkak levha olmalı, yoksa yanlış yöne gitme kaygısı basıyor.
Arabayla giderken sağa yada sola dön komutlarının tam tersini yapabiliyorum.
Hala disleksinin bariz özelliklerini taşımaktayım, adresleri bulmakta zorlanıyorum, hatta kaybolabiliyorum.
Yavaş okuma, vurgulu okuyamama hala başımın belası.
Kuzey, güney vs. yön tayini yapmakta ciddi zorlanmaktayım.

Hep durumunuzun yarattığı olumsuzluklardan bahsettik. Dislektik olmanızın size kattığı pozitiflikler yok mu?

Bütün bu olumsuzlukların yanında Disleksi’nin bana olumlu yönler de kattığını düşünüyorum. Hayata bakış açımın farklı olduğunu, daha kapsamlı ve ayrıntılı düşünebildiğimi, iyi bir analizci, iyi bir fizikçi, mucit, daha anlayışlı bir öğretmen-baba olduğumu, psikolojik sıkıntısı olanların ve baskı görenlerin ruh halini daha iyi anlayabildiğimi vs… zannediyorum. Üretken bir yapım var. Özgün fizik soruları üretebiliyorum yani daha önce kimsenin dikkat etmediği kısımları fark edebiliyorum.

Öğretmenlere bu konuda nasıl tavsiyelerde bulunursunuz? Onlara önerebileceğiniz, disleksi öğrenciler için kullanabilecekleri basit teknikler var mı?

Öğretmenler bu öğrencilere müsamahakâr olmalı, fırsat vermeliler. Cesaretsiz, içe kapanık, ürkek durumlarına karşı önyargılı yaklaşmamalılar. Onu teşvik ettiğinde, iltifat ettiğinde fazla not ve süre verdiğinde beklentilerinin üstünde bir karşılık alacaktır. Öğretmenlerin tecrübeleri maalesef bazen önyargılara dönüşmekte:
· Az kitap okuduğu için yavaş-hatalı okuyor.
· Sınıf önünde sesli okursa açılır.
· Kafası çalışıyor ama kendi çalışmıyor.
· Bu öğrenciden adam olmaz daha sağını solunu bile karıştırıyor, hayatta okuyamaz gibi yanlış yaklaşımlar olabilmekte.

Bu öğrencilerin ilgi alanları doğrultusunda çalışma yapması istenirse mükemmel sonuçlar alınacaktır. Örneğin; elektroniğe ilgili ise bir proje hazırlaması istenebilir. Proje yarışmalarına katılması teşvik edilebilir. Uzayla-galaksilerle ilgili bir pano hazırlaması istenebilir.
Örneklendirme ve hikâyelendirme ile meseleler aktarılırsa daha öğretici olunabilir. Mevlana’nın mesnevi hikâyeleri bu konuda çok başarılı.
Karmaşık problemlerin benzerinden bol örnekler çözülmeli ve çözdürülmeli.

Disleksili çocuğu olan ailelere ne önerirsiniz?

Dislektik çocukların şefkate, övülmeye, teşvik edilmeye çok daha fazla ihtiyaçları var. Bu çocuklar saklı hazine gibiler, keşfedilmeliler. Aile bilgi sahibi olmalı araştırmalı ve çocuğun öğretmenini ve çevresini bilgilendirmeli. Çocuğu yapamayacağı şeylere çok zorlamamalı eğer yapması çok gerekli ise onun ilgisini çekmeyi başarmalılar. İşte o zaman sonuca aileler de şaşıracaktır.
Çocuklarını, üretkenlik içeren faaliyetlere yönlendirmeliler. Müzik kursu, tiyatro, resim, fotoğrafçılık, el becerileri-tasarım, bilgisayar programlama gibi. Ailenin teşviki çok önemli; meşhur yazar Agatha Chiriste’nin yazmaya başlaması annesinin desteğiyle olmuştur. Ağır bir soğuk algınlığıyla hasta yatarken iyileşme sürecinde annesi ona kısa öyküler yazmasını önermişti. Edison’ un annesi ufak tefek mucitlikleri olan bir bayandı.

Bu konuyla ilgili Türkiye’yi ve Türk eğitim sistemini, bir eğitimci olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eğitim sistemimiz aşırı sınavlardan oluşmakta. Okuldaki normal sınavların dışında SBS, ÖSS, KPSS, ALES gibi hayati önem taşıyan sınavlar var.
Bir disleksili öğrenci için çok zor. Zaman problemi var, soru sayısı çok fazla dikkati toparlayamamak açısından çok kötü. Ezber türü sorular çok fazla, çok fazla formül gerektiren sorular var.
Hepsinden daha kötüsü muhatap olunan dal çok fazla. Örneğin ben bir fizikçiyim fakat KPSS sınavında genel kültür(!) adı altında bana tarih, coğrafya, Türkçe soruları soruluyor. Bu normalde adil değil ki dislektikler için hiç adil değil.
Üniversitelerde, akademik kariyer için ALES ve Dil sınavı şartı var. Dislektiklerin bu sınavlardan yüksek alması çok zor. Yani Einstein şu an ülkemizde bir üniversite öğrencisi olsa idi kesinlikle bu sınavlara takılırdı, Mozart bir öğretmen adayı olsa idi kabiliyetine bakılmaksızın KPSS sine bakılırdı. Bu tip sınavlardan (kabiliyete göre değil de genel bilgilere göre yapılmasından) öğretim üyeleri ve Devlet Bakanları da rahatsız olduklarını zaman zaman dile getirmekteler.

Dislektik olduğunuzu ne zaman öğrendiniz ve öğrendiğinizde neler hissettiniz?

5–6 yıl önce bir gazeteden okuduğum haber sayesinde öğrendim. Sonra ayrıntılı araştırdım, çok makaleler okudum.
Hani filmlerde olur ya; filmin en sonunda gerçeği öğrenirsiniz, işte o zaman film bir anlam kazanır. Filmin başından beri gizemli, anlamsız şeyler anlaşılır ve taşlar yerine oturur. Disleksiyi öğrenmek böyle bir şey oluyor. Geçmişte başınızdan geçen hadisleri hatırlıyorsunuz bir bir…
Birçok başarısız olduğunuz, suçlandığınız durumların aslında disleksiden kaynaklandığını fark ediyorsunuz. Önce mutlu oluyorsunuz sonra size haksızlık yapıldığını düşünüyorsunuz. Gülmekle ağlamak arası bir durum işte… Fakat problemlerin kaynağının öğrenilmesi, günah keçisi konumundan uzaklaşmanız çok güzel bir şey!

Öğretmenliğin Dışında İlgilendiğiniz ne gibi şeyler var?

Disleksi ile çok yakından ilgilenmekteyim. Yakın zamanda bir AB projesi hazırladım ”Disleksili öğrenciyi keşfetmek” diye.
Zeka soruları üzerine bir kitabım basılacak, onun son aşamalarına gelindi.
Satrançla ilgilenmekteyim. Geçmiş yıllarda il birinciliklerim var.
Çeşitli fizik projelerim var, ama onları daha hayata geçiremedim.

Bilinenlerin dışında ne gibi ortak özellik gördünüz?Onlarca Dislektik kişiyi tespit edip bilgilendirdiğinizi duyduk, bu insanlarda

Evet 10 civarında öğretmen, 30 dan fazla öğrenci Disleksili olduklarını ve disleksinin ne olduğunu benden öğrendiler. Tabi bu rakamlar “Disleksili öğrenciyi keşfetmek” projesi ile çok daha arttı. Yoğun bir çalışma hayatım var. Aslında Disleksi ile ilgili çok daha büyük projeler yapmak istiyorum.
Bu insanlarda gördüğüm ortak özellik; Toplumsal duyarlılıkları çok yüksek, duygusal, acıma hisleri fazla, sadece hayal güçleri değil rüyaları da çok berrak. Dizi filmler gibi hayalleri var, dünden kalan hayallerine bugün devam etme gibi. Bu gibi özellikler tespit ettim kendimce.

Dislektik bir eğitimci olarak Disleksili öğrencilere tavsiyeniz ya da uyarınız var mı?

*Kendilerini çok iyi tanımalılar,
*Hiçbir şeyin, özgüvenlerini yok etmesine asla müsaade etmemeliler.
*Kendilerine çok iyi dost edinmeliler, Konuşup rahatlayabilecekleri, sorunlarını paylaşabilecekleri bir dost.
*Güçlü yönlerini keşfedip o alanlarda kendilerini geliştirmeliler.
*Hayal güçlerini çok iyi yönde kullanıp, başarılarını desteklemeliler.
*Einstein gibi de olunsa eksikliklerinin onları bırakmayacağını bilmeliler. Yani eksikliklerle birlikte başarmasını bilmeliler. Nobel Ödül sahibi Einstein’in şu sözü çok manidardır; “Matematik konusunda çektiğiniz zorluklar sizi endişelendirmesin, sizi temin ederim ki benimkiler daha fazla.”
*Disleksiyi avantaja çevirmenin yollarına bakmalılar, ısrarcı olmalılar, çabuk pes etmeliler. Disleksili Aktör, Patrick Galen Dempsey, Oskar ödülünü aldığında disleksiyi "beni ben yapan" diyerek referans göstermiş ve “Bana daha çok çalışmalısın şeklinde bakış açısı kazandırmıştır. Asla vazgeçmedim” şeklinde konuşmuştur.

Başınızdan geçen komik disleksi olayı var mı?

Eşimle nişanlı iken akşam geç saatlerde, onu misafir olduğu bir evden almam gerekiyordu. Apartmanın önüne geldim(!), aşağı inmesini söyledim. O da zaten aşağıda olduğunu söyledi… Aman Allahım yanlış adrese gelmiştim! neyse ki 5–10dk ya doğru adrese ulaştım.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Yanlış anlaşılma, ön yargılara maruz kalma, olduğundan daha düşük algılanma, insanda kendini her seferinde ispat edebilme psikolojisine itiyor. Bu disleksililerin kaderi olmamalı…

Wednesday, March 10, 2010

SEMİNERLER - CKM



Seminerler – Caddebostan Kültür Merkezi - Kadiköy

11 Mart Perşembe 14.00

DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI

Özel Academic Hospital’da (hizmet vermekte olan dil ve konuşma terapisi uzmanları Uzm. Dkt. Seçil Aydın Oral ve Uzm. Dkt. Özlem Öge dil ve konuşma bozukları hakkında bilgi verecek ve katılımcıların sorularını yanıtlayacaklar.

Ücretsiz

23 Mart Salı 14.00

HİPERAKTİVİTE VE DİKKAT EKSİKLİĞİ

Konuşmacı: Dç.Dr.Ayşe ARMAN Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşe Arman hiperaktivite ve dikkat eksikliği” konusunda bilgi verecek ve katılımcıların sorularını yanıltacaklar.

Ücretsiz

http://www.ckm.gen.tr/

Tuesday, March 2, 2010

Sanat Çalışması-Pera Müze'si





Birçok disleksi çocuk sanatta son derece başarılı. Sanatla ilgilenen disleksi çocuk özgüven konusunda da destek buluyor.Hem de bu çalışmalar sayesinde, okul stresinden kısa bir süre de olsa uzaklaşıyor.


Türkiye’ de de çocuklar için sanat çalışmaları yapılıyor. Bunlardan biri 16 Şubat-18 Nisan arası Pera Müzesi’nde gerçekleştiriliyor. Özellikle Pera Müze’si bu seferki çalışmasında dünyaca tanınan Picasso’ya yer veriyor.Picasso’nun,DİSLEKSİ BİR SANATÇI OLDUĞUNU DA UNUTMAMAK GEREKİYOR.


Picasso - Suite Vollard:Gravürler
16 Şubat - 18 Nisan 2010


Picasso- Suite Vollard sergisi için hazırlanan eğitim programında genç ve küçük katılımcılar, Picasso'nun gravülerinde işlediği temaları inceleyip, yorumlayıp, atölyede baskı çalışmaları yapma imkanı bulacaklar.


Üç ana bölümden oluşan etkinlikler programı dört farklı yaş grubuna göre hazırlandı. Her yaş grubuna uygun programlar farklı aktivitelerle de desteklenecek.

3 Mart Diskalkuli Günü


Her yıl 3 Mart Diskalkuli günü yapılmasının amacı ,bu problemin öğretmenler ve eğitim sektörü tarafından tanınmasıdır.

Bu konu ile ilgili daha fazla bilgi için; Facebook-Dyscalculia Day 2010'a bakabilirsiniz.

THE DYSCALCULIA FORUM : http://www.dyscalculiaforum.com/

Araştırmalar, daha fazla öğrenme farklılıklarından Disleksi tanısı üzerine.Ama Diskalkuli hakkında yeterli araştırma söz konusu değil.

Diskalkuli problemi olanlar, sayılar ve problem çözümünde akademik problem yaşar.

Türkiye'de ki okullarda , matematik eğitimi oldukça yoğun ve yüksek seviyede. Öğretme teknikleri son derece geleneksel.

Çoklu zeka kavramından bahsedip, görsel-işitsel-kinetik öğrenme tekniklerinden söz açıp duran eğitim kurumları maalesef ki matematik konularının işlenmesinde bu tekniklerden bi haber!!

Matematik başarısında öğretme tekniklerinin yanında, kullanılan araçlarda çok önemlidir. Ne yazık ki Türkiye'de çetvel-gönye-iletki dışında araç kullanan okul sayısı bir elin parmaklarını bile bulmaz.

Okulda matematik konusunda problem yaşayanlar, yeterli desteği bulamadıkları için özel öğretmenlere başvuruyorlar.

Yurtdışında, özellikle liselerde tüm dersler A-B-C katogorilerine ayrılıyor. Ve siz başarınıza uygun katogoriden ders alıyorsunuz. Diplomanız da bu kritere göre veriliyor. Zorlama yok -seçim var!

Aritmetik güçlüğü:(Diskalkuli):
Dört işlemi yapmakta zorlanır, problemin çözümüne gitmekte sıkıntı çekerler.Yavaştırlar, parmakla sayarlar. Aritmetikte kullanılan bazı sembol, işaret, terimleri anlamakta güçlük çeker veya karıştırırlar. Çarpım tablosunda da geridir. (MEGEP)


Diskalkuli yaşayan çocuklar;


*Rakamları saymakta ve yazmakta , belirli bir rakamdan geriye-ileriye saymada zorlanırlar.

*Toplama-çıkarmada parmak kullanır, zihinden yapamazlar. Çıkarma işlemine başlayıp bir diğer basamakta toplamaya geçebilirler.

*Çarpım tablosunu ezberleyemez sonucunda bölme yapamazlar.

*Problemin şifresini çözmekte zorluk yaşarlar. İki işlemli problemleri çözmekte çok zorlanırlar.

*Sayıların basamak değerlerini belirlemekte zorlanırlar.

*Ölçümler konusunda zorlanırlar(zaman-uzunluk-ağırlık vs.).

*Örüntülerde problem yaşarlar(2-12-22-32-? gibi).

*136-32 cevabını tahmin etmesini isterseniz cevap veremez.

*Soyut kavramaları anlamakta zorluk çeker; şekillerin çevresi-alanı vs.

*Sayılar ile ilgili hafızası zayıftır.


Disleksi olan bir çocuk, aynı zamanda diskalkuli problemi de yaşayabilir ya da sırf diskalkuli veya disleksi olabilir.
Disleksi problemi olan bir çoçuk, matematik problemlerinin çözümünde, kelimelerin şifresini çözmede sorun yaşayabilir.